Adalet Yürüyüşü

15 Haziran - 10 Temmuz 2017 Adalet Yürüyüşü.

Ben bu yürüyüşten hem çok umutlandım, hem de kendi adıma çok utandım.

Yürüyüşün başından itibaren Gülşah katılalım dedi. Ne zaman katılacağımızı planladı. Tatildeydik katılmadık. Sonra bayram oldu katılmadık, sonra işimiz vardı katılmadık. Oysa yaklaşık 5 yıldır o yürüyüş senin bu yürüyüş benim katılır dururum. Aslında bir bakalım dedik en başta. Bakalım Kılıçdaroğlu yürüyecek mi? Yürüdü.

O yürüdükçe umudum arttı. Rotayı uzaktan takip edebildim. Düzce'de gübre döktüler, o zaman iyice canımız yandı. Ama o gün de yürüyüşe katılmadık. Sonra işte fırsat oldu ve 2 Temmuz günü Eşme civarında katıldık. Katıldık ama Antalya'dan bir arkadaşımız yürüyüşe gelmişti onu bırakacak dönüş uçağımız vardı akşam 7 gibi ayrıldık yürüyüşten. 40-45 derece sıcakta 20.000'den fazla insan, yaş ortalaması 50-60, binlerce umutlu yüzden ayrıldık.

Son mola noktasındaki arabamıza geri dönüş yolunda trafikte bekleyenler, şapkalı olarak 3 kişi bizi görünce başladılar küfre. Senin şapkana diyerek, tek bildikleri kelam olan cinsiyetçi küfürleri ile saydırıyorlardı. Usul üzerine ben de ona cevap verdim ne diyorsun be diye. Hemen arkasında askerler vardı bir yiyorsa onlara söyle dedim, boş laflarını nereye kadar götürecek merak ederek. Onlara bir şey demedi, yine usulen arabadan inermiş gibi yaptı, ben de karşılık vermemek ayıp olur diyerek, karşısında yürürmüş gibi yapıp buyur gel dedim. Gülşah karışma dedi, zaten karışacak bir şey de yok gibiydi. Sonra yanımızda bir araba durdu, bizi aldı gideceğimiz yere bıraktı onlar da yürüyüşe gelmişlerdi, aman karışma dediler. Utancım biraz azalırdı belki biraz bağırıp çağırsam.

Bu yürüyüş çok başarılı idi ve benim utancım aslında orada 45 derecede trafikte sıkışmış birinin sinirini zıplatarak kendi öfkemi gidermek peşinde olduğumu bilmemden. Bir de Kılıçdaroğlu yürüyecek mi? Kılıçdar olacak mı acaba diye sormamdan. Yürüyüşe itirazı olanlar var. Ne olacak ki diyenler oldu. Temel direği devletin bekası olan bir devlet partisinden ne beklenir bilmiyorum. Anarko-sosyalist filan denilen şeyler var. Ben onları beklemem. İçimde bu devire dair bir öfke var, o öfkenin temeli memleketimiz, vatanımız dediğimiz devletin çatır çatır çatırdıyor olması. Aile hekimiyim sağlığın halini görüyorum, TEOG velisiyim, eğitimin çocukların halini görüyorum, STK aktivistiyim, aile hekimliği için uğraşıyorum, hak, hukuk aramanın ve bunun mücadelesini yapmanın zorluğunu biliyorum. İçinde yaşadığımız ülke sarsılıyor, savruluyor. Neredeyse bir yas yaşıyor, öfkeleniyorum. Bana emanet edilen, dedelerimin bunun için öldüğü ülkemi kaybedeceğim sanıyorum, buradan göçüp gitmem gerekecek sanıyorum, yoldaki adamın bana bağırmasını benden nefret ediyor diye alıp öfkeleniyorum. Dalga dalga büyüyor bu öfke içimde. Pek çoğumuz gibi bununla yaşıyorum. Kılıçdaroğlu aldı o öfkeyi 450 kilometre yürüttü, tavında dövdü bir kılıç yaptı. Milyonlara sözünü verdi. Ben buradayım, sokaksa sokak. O kılıcı nerede kullanır bilmem. O onun işi. Ne için kullanacak onu biliyorum. Bu devletin, müesses nizamın yeniden kurulması için. Adalet mülkün temelidir diye yürüyor zaten. Mülk dediği devlet. Elimizden kayıp gidiyor devlet o şarampole yuvarlanmasın diye yürüyor. Bunun için müteşekkirim. Bir sağlıkçı olarak sonunu bağlayayım olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi. Benim öykündüğüm dünyaya soldan bakanlar da ezen-ezilen diyalektiğinden bahsedenler de devlet kurdular. Şimdilerde daha çok kurucu lider olarak baktığım Atatürk de önce devleti ve meşruiyetini kurmuş idi. Şimdi elimizde gericiliğe, bağnazlığa karşı aydınlanmacı, bilimi önceleyen kadın haklarını koruyan bir devlet peşinde koşar adım yürüyen biri var. Bir de muhteşem bir miting. 2013'ten beri yürüyorum işte saymayı biliyorum. milyonlar ile birlikte idik güzeldi.

Yürüyüşe fiziken katılmak nasıl bir tecrübe idi?
Aslında bu aşama da, içsel direncimi kırmak kadar belirsizlikler ve engebeler ile dolu idi. Malum, uzunca bir süre pek görünür bir yürüyüş değildi. Bunun için medyayı suçlamak mümkün. Ancak ben zaten suçlanan medyayı takip etmiyordum. O zaman neden bu yürüyüş görünür olmadı sorusunun yanıtını havuz ya da yandaş diye adlandırılan medyaya atmak çok da doğru değil. 2 Temmuz'da yürüyüşe katılmak için 28 Haziran Çarşamba'dan itibaren yürüyüşün rotasını ve nasıl katılabileceğimi öğrenmeye çalıştım. İnternet sitelerinde ya da sosyal medyada bir rota bilgisi yoktu. 20 bin kişi yürüyor ama nerede? İlçemdeki CHP örgütünü aradım. İlk aradığım kişi yürüyüşe nasıl katılabilirim bilmiyordu, bir süre sonra tekrar aramamı söyledi. Aradım. Pazar günü için sabah beşte araç var dedi. Ben aracımla nasıl katılabilirim diye sordum. Bilmiyordu. CHP İstanbul'u aradım onlar Pazar sabahı yedide Sakarya Serdivan Gölpark'tan yürüyüşün başlayacağını söylediler. Pazar sabah yola çıktım. Yolda pek çok ilçe belediye aracı vardı. Yürüyüşe gittiklerine dair bir afiş ve pankartları yoktu. Safranbolu gezisine mi yoksa hak hukuk adalet yürüyüşüne mi gidiyorlar belli değildi. Aynı belirsizlik ve sessizlik benzin için durduğumuz durakta da mevcuttu. Sonuçta sabah sekizde Serdivan'a vardık. Yürüyüş başlamıştı. Kılıçdaroğlu'nu karşıladık. Coşkulu bir yürüyüş. Gerçekten hızla, kan ter içinde yürüyor. Sadece bu yürüyüş temposu insanı coşturmaya yeterdi. Peşine buluşma noktasına geldik. 2 Temmuz hava çok sıcak olduğu için 9-11 yürüyüşü akşama ertelendi. Yürüyüş alanında CHP belediyeleri hızla organize olmuş, gölgelikler, sandalyeler, su ve meyve desteği ile yürüyüşçüleri destekliyordu. Herkesin yüzü umutlu ve mutlu. Sessizce ve kendini ifade etmekten çekinen binlerce insan şimdi şarkılar söylüyor gölgelere uzanıyor, kahvelerde çayımızı içiyoruz. Artık mutluyuz. Sabah kahvaltısı için ekmek alırken dükkandan biri çıkıp hoş geldiniz diyor iyi ki geldiniz. Sakarya'dayız etrafta dört parmak işaret yapanlar var ama bize hoş geldiniz diyen daha çok. Yürüyüşe ulaşmak ne kadar belirsiz ve sessiz ise, yürüyüş kolu o kadar düzenli, başı sonu belli ve organize. Sesler gür. Hak hukuk adalet herkesin sesi olmuş. 43 yaşındayım bugüne dek katıldığım yürüyüşlerde gençleri çok gördüm ama burada en gençlerden biri bendim. 60-80 yaş arası, bastonlu, tekerlek sandalyeli, sandaletli amca ve teyzelerdi yürüyüşün sahibi. Çünkü onlar giden sosyal hukuk devletinin ve demokrasinin anlamını ve kaybını benden daha iyi biliyor. Onlar 60 darbesini de yaşamışlar 12 Eylül tecrübesini de. Yürüyüş kolu bu dimağları genç, nüfus cüzdanları daha yaşlı insanlarla dolu. Yürüyüş kolu hareket ettikçe CHP'li belediyeler de onlarla hareket ediyor. Çadırlar sökülüp bir sonraki durağa taşınıyor. Adalet Yürüyüşçülerini karşılamak üzere, su, meyve, sandalyeler, gölgelik alanlar hazırlanıyor. Düzenli, temiz, nezih bir yürüyüş kervanı. Yürüyüş kolunun ardından Nilüfer belediyesine ait bir çöp kamyonu ve temizlik işçileri ile yavaş yavaş ilerliyor. Yol kenarını temizliyor. Sakarya Eşme yolu belki ilk defa bu kadar özenli temizlemiyor. Yolda yürüyüşçüler ile CHPli belediyeler araçları ile yorulanları biraz nefeslendirmek üzere hazır bekliyor. 45 derecede kesintisiz terleyerek yürüyoruz. Mutluyuz.

Sonrası zaten 9 Temmuz Pazar mitingi. Akın akın insanlar meydana geliyor biz 15.30 gibi Maltepe'deyiz. 15.00'de Bostancı'dan çıkan Kadıköy yürüyüşü grubu ile birlikte meydana gidiyoruz. Alan dolu ve gölgelik yer yok. Dışarı çıkıyoruz. Onbinler akın akın geliyor. Anne-babaları ya da dedeleri büyük anneleri ile gelenleri saymazsak, gençler yine az. Sıcak havada bir saat güzel bir miting oluyor.

Ben bu yürüyüşten çok mutluyum.
14.07.2017 Emrah
1
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından, CHP milletvekili Enis Berberoğlu'nun tutuklanması sonrasında herkes için adalet talebi iddiası ile başlatılmış, 15 Haziran 2017 günü Ankara'da başlayıp 10 Temmuz 2017 günü İstanbul'da sona ermiş yürüyüştür. Yürüyüşe Ankara'da tek başına başlayan Kılıçdaroğlu, yürüyüşü, yolda kendisine katılanlarla birlikte binlerce kişi eşliğinde sürdürmüştür. Yürüyüş, 10 Temmuz 2017 günü İstanbul Maltepe Meydanı'nda gerçekleştirilen adalet mitingi ile sona ermiştir. Mitinge katılım sayısı Ak Parti ile CHP arasında polemiğe yol açmıştır. CHP, mitinge yaklaşık 2.000.000 kişinin katıldığını iddia ederken, Ak Parti mitinge katılımın 175.000 civarında olduğunu iddia etmektedir.
14.07.2017 Geni
Dünya Siyaset tarihine damgasını vurmuş, en geniş katılımlı ,en uzun ve en barışçıl yürüyüştür. Türkiye'nin en çok ihtiyacı olduğu "ADALET" için yapılan ve önderliğini Kemal Kılıçdaroğlu' nun yaptığı bu eylem adalete ihtiyacı ve inancı olan milyonları biraraya getirmeyi başarmıştır.
15.07.2017 Bourbonur
daha iyi hizmet verebilmek için çerez (cookie) kullanıyoruz. detaylı bilgi için tıklayın