Amerikan Yerlilerinin tarihi

Bir Afrika atasözü der ki: Aslanlar kendi tarihlerini yazana kadar, tarih avcıların başarılarını yazacaktır. Bu büyük ölçüde doğru olsa bile, gerçekte Amerikan tarihçilerinin bir çoğu, giderek artan biçimde yerlilerin olumlu özelliklerinden bahsetmekte, onlara haksızlık ve adaletsizlik yapıldığını kabul etmektedir. Örneğin Kurt Vonegurt isimli yazar, Şampiyonların Kahvaltısı adlı mizah romanının bir yerinde Amerika kıtasına göç eden beyazların aslında nasıl açgözlü ve sınır tanımaz olduğunu, zor durumda kaldıklarında verdikleri sözleri tutmayarak sonunda yerlileri yok edene kadar genişlemeye devam ettiğini mizahi bir dille anlatmıştır. Her neyse birçoklarının zannettiği gibi Amerika insanlar tarafından 1492'de keşfedilmemiştir. O tarihte Amerika kıtası zaten insanlarla doluydu, Amerikan Yerlileriyle...., yani Kızılderililerle...
Bugün yaygın olarak kabul edilen bilimsel görüşe göre, Amerika'ya insanların ilk geniş çaplı göçleri, Kuzeyde Asya ile Amerika'nın birbirine en yakın olduğu Bering boğazının (denizin daha düşük seviyede olmasından dolayı) iki yakayı birbirine bağlacak şekilde bir kara geçidi olduğu 60000 - 25000 yıl önce gerçekleşmiştir. Asya kıtasının çeşitli yerlerinde yapılan DNA araştırmaları (bu araştırmalar sadece insanlar değil, evcil hayvanlar üzerinde de yapılmıştır) göstermektedir ki, Kanada'nın kuzey kesimleri ve Grönland hatta İzlanda'ya kadar geniş bir bölgede yaşayan İnuitler (yani bildiğimiz adlarıyla Eskimolar) ve tüm Kuzey Amerika'ya yayılmış olan 200'den fazla değişik kabile ve bölgeden oluşan Kızılderililer, Orta Amerika'da batılıların ilk karşılaştıkları Aztekler, Orta ve Güney Amerika'da yaşamış büyük bir uygarlığın sahibi İnka'lar büyük ölçüde Avrasya kökenlidir.
BBC programlarından birinde, bu tür bir araştırmanın izini süren belgesel yapımcıları, ailesi en az 20.000 yıldır oturduğu Kazakistan topraklarından hiç bir zaman göç etmemiş Niyazov adlı kişinin çok çok nadir görülen bir genetik diziliminin, ABD'nin Arizona Utah ve New Mexico eyatlerinin birleştiği noktada yeralan Nawajo Ulusunda da, genetik bağı ispatlayacak şekilde görüldüğü konusunu işlemişlerdir.
Peki Ne olmuştur sayıları 50 milyonun üzerinde olan Amerikan Yerlilerine? Onu da Kurt Vonegurt'un kara mizahından aktaralım:
1492 yılını öğretmenler çocuklara, kıtalarının insanlar tarafından keşfedildiği zaman olduğunu öğretmişlerdi. Fakat gerçekte, milyonlarca insan zaten 1492'de kendi halinde özgürce yaşıyorlardı. Bu tarih, sadece doğudan gelen deniz korsanlarının, kandırmaya, soymaya ve öldürmeye başladığı yıldı. Yine öğretmenlere göre deniz korsanları bir hükümet kurmuşlar ve özgürlüğün savunucusu olmuşlardı ama gerçek biraz farklıydı. Renklerle anlatmak gerekirse, bu korsanlar beyazdı, onlar geldiğinde kıtada yaşamakta olan insanlar bakır renkliydi. Beyaz özgürlükçü insanların makine olarak kullanmak üzere kıtaya getirdikleri köleler siyahtı. Renkler herşeydi.
Peki bu Korsanlar her istediklerini istediği kişden almayı nasıl başarabiliyorlardı? Dünyanın en iyi teknelerine sahiplerdi ve herkesten daha kötü kalplilerdi. Bir de potasyum nitrat, odun kömürü ve kükürt karışımı olan barutları vardı. Bir şekilde bu barutu tutuşturdular ve şiddetli bir şekilde gaza dönüştürdüler. Bu gaz, metal borulardan müthiş bir hızda gülleleri havaya uçurdu. Bunlar et ve kemiği kolayca kesiyordu; böylece korsanlar, uzaktan insanların bedenlerini yok edebildiler. Onlara karşı koymak zordu.
Bununla birlikte, deniz korsanlarının baş silahı şok etme ve şaşırtma kapasiteleriydi. Yerliler çok geç olana kadar, korsanların ne kadar kalpsiz ve açgözlü olduklarını anlayamadılar.
Amerikan tarihinde beyazlar kıtaya gelmeden önce tahmini olarak yerlilerin toplam nüfusu 50 milyonu buluyorken (bazı araştırmalar 100 milyona kadar çıkarabiliyor bu rakamı), kalpsiz ve açgözlü beyaz insanlar tarafından yapılan savaşlar, hastalıklar (çoğu beyazlar tarafından kıtaya gelen ve yerlilerin bağışıklığı olmadığı için büyük çaplı ölümlere sebep olan çiçek ve kızamık gibi), topraklarını ellerinden alan çeşitli sürgün kanunlarıyla, kısa sürede bugün bir kısmı rezervasyon denilen değersiz topraklarda bir nevi hapis hayatı yaşayan, diğerleri de beyazlar arasında büyük ölçüde asimile olmuş olan bir kaç milyon rakamına düşmüştür. 21. yüzyılda Amerikan yerlilerine yapılanın açık bir soykırım olduğuna dair genel görüş giderek artan şekilde taraftar bulmaktadır. Avrasya coğrafyasından doğuya gidip bakir topraklarda yaşamış olan bu uzak kuzenlerimiz, batıya gidip Anadolu ve Avrupa uygarlığı ile daha önceden avantajlı biçimde karşılaşan bizler kadar şanslı olamamış sanırım. Ya da belki şanslı olanlar onlardan geriye kalanlardır kimbilir?
31.08.2018 geronimo
1
daha iyi hizmet verebilmek için çerez (cookie) kullanıyoruz. detaylı bilgi için tıklayın