Gazetecilik nedir?

Gazeteciliğin temeli, insanların haber alma hakkını teslim etmesidir. Bu cümle size düz ve sıradan gelebilir. Ama eksikliği çok ama çok üzücü sonuçlar doğurur.

Neyse, lafı dolandırmadan konuya gireyim. Bir yerde bir olay var, diyelim ki; Çernobil tarzı nükleer bir sızıntı meydana geldi ve o bölge halkının bundan haberi yok. Orada yaşamaya devam ederlerse büyük bir ihtimalle kanser olup ölecekler. İşte gazetecilik böyle bir olayı eğip bükmeden halkı bilgilendirmek zorunluluğu olan bir meslektir. Toplumun bir olaydan haberdar edilmesi de böylesine önemlidir.

Bugün baktığımızda yandaş ve yandaş olmayan diye nitelenen iki farklı medya grubu var. Ama unuttuğumuz bir şey var. İster yandaş olsun ister olmasın bir gazeteci önce haberi doğru bir şekilde vermek zorundadır. Eğer bu konuda da taraf ise bu meslekten acilen defolup gitsin. İnsan haklarının temel ilkelerinden birini bile yetine getirmeyen zaten gazeteci değildir...

Sonucu gergin bağladığımı biliyorum. Ama gazetecilik yoksa özgür toplum da yok, bilgili toplum da yok, onlar yoksa çağdaş toplum da yok.

Yıllar önce okuduğum bir öyküde, “köyünü dünyanın en büyük yeri zanneden annem” diye bir cümle geçiyordu. Bazen biz de­­; ülke potansiyelinde, sporda, inançta aynı hatalara düşüyoruz. “ Bizim ülkemiz en büyük, sporda olağanüstüyüz, bizim inancımızın üstünde inanç yok…” Buna benzer şeyler. Genelde bize haddimizi bildiren gazeteler ve gazetecilik oluyor. Oralarda ne olup bittiğini öğrendiğimizde boş boş konuşmanın bir anlamı olmadığını anlıyoruz. O nedenle gazetecilik sadece yolsuzlukları ortaya çıkaran bir meslek değil. Dünyayı küçülten dünya hakkında da fikir sahibi olmamızı sağlayan bir meslek… Yani olmazsa olmazlardan…