Bizans imparatorunun bir kızı olur ve kral buna çok sevinir.Kral, ülkenin bilginlerini kızını yetiştirmesi için görevlendirir, ancak bilginlerden biri Bizans imparatoruna kızının 18 yaşına geldiğinde bir yılan tarafından sokularak öldürüleceğini söyler. Bunun üzerine İmparator telaşlanır ve denizin ortasına bir kule yaptırmaya karar verir. Ve yaptırır. Kızını oraya yerleştirir, Kralın kızı orda yaşamaya başlar. Böylece kızını yılandan koruyabileceğini düşünür. Hergün kızın yiyip içmesi için yiyecekler gönderirler. Yıllar geçer kız on sekiz yaşına gelir. Bütün alınan tedbirlere rağmen, birgün kıza gönderilen yiyeceklerin arasından birde üzüm sepeti gönderilir. Kız tereddüt etmeden alır. fakat üzüm sepetin içinde bir yılan üzümlerin altına çöreklenmiş bir şekilde kuleye gider. Kimse farkına bile varaz. Prenses üzümü eline aldığında yılan sokar, zehirler ve kız ölür. Bu olay karşısında çok üzülen kral kaderden kaçılamayacağını anlar. Kızının toprağa gömülürse yılanlara yem olacağını düşünür ve kızının cesedini mumya yaptırıp pirinç tabuta koydurur. Bu tabutu da Ayasofya'nın yüksek duvarlarından birinin üstüne yerleştirilmesini ister. Bu şekilde kızının hiç değilse ölüsünün yılanlardan korunacağını düşünür. Bu tabutun üzerinde iki delik görülmüş ve yılanın kızı ölümünden sonra da rahat bırakmadığı anlatılır.
19.07.2017 Zekiye