Migren

Fenomen hastalıkların başında gelir. Kesin ve kalıcı tedavisi bildiğim kadarıyla yok.Tipik bir migren hastası olarak bu hastalığın bana kalıtımsal yolla annemden miras olduğunu söyleyebilirim. Yani sinir sistemiyle alakalı bir durumun genetik olması kadar doğal bir şey olamaz zaten. Ağrı ataklarının geleceğini her ne kadar önceden hissetseniz de gelecek olan atağın şiddetini kestiremediğiniz için aldığınız önlemler bazen havada kalabilmekte. Bu önlemler çeşitlilik gösterebilir. İlk akla gelen ve kolay yol olan ağrı kesiciler elbette. Her ne kadar ilk akla gelen yöntem bu olsa da uzun vadede dönüşü kötü olan bir yöntem denilebilir. Toksin birikimi, ağrı kesiciye geliştirilen bağışıklık veya töleransınızın yükselmesi diyelim; tek bir hap ile yetinemeyeceğiniz anlamına gelebilir. Ayrıca takip eden ilk iki gün, kullandığınız hapların yan etkileri tekrar size ağrı olarak dönebilir. Elbette ki bu hastalığında da yaşam kalitenizi direk etkileyen bir yanı ve de dereceleri var. Başınızın sadece bir bölümünde meydana gelen bir baş ağrınız var ise, bu ağrı gözünüze ve boynunuza doru iniyor ve dayanılmaz hale geliyor ise, sizi oldukça sersemletiyor ise, ışığa ve seslere karşı gereğinden fazla hassas oluyor ve bundan rahatsızlık duyuyorsanız, mideniz bulanıyor ve kusma hissi oluşuyor ise, yüksek ve alçak basınç geçişlerinden fazlasıyla etkileniyor ve sersemliyor iseniz, lodos ve rüzgar fena halde sizi çarpıyorsa muhtemelen siz de bir migren hastasısınız. Tabi bu durumun en kesin tanı koyma yeri hastanelerin ağrı merkezleridir. Naçizane , sadece deneyimlerimi sizlerle paylaşmaktayım.
Bu hastalıkla uzun senelerdir savaşmaktayım. Ağrıların önüne geçebilmek için kendi vücudumun ve sinir sistemimin nasıl davrandığını tecrübe ettim elbet. Yine de dediğim gibi bazen çok çaresiz kalabiliyorsunuz. Benim durumum orta şiddette diyebilirim. Ağır migren hastalarının evden çıkamadıklarını bile okudum. Vahim örnekler var. Benim durumumda veya daha hafif migren hastalarının yapması gereken ya da uyması gereken bazı şartlar var. Hemen aklıma gelenleri sıralayayım. Çok fazla rüzgara maruz kalmamak, çok fazla gürültüye ve parlak ışığa maruz kalmamak, stresten olabildiğince uzak kalmak, kaygı seviyenizi kontrol altına almayı bilmek, bazı yiyecek ve içecek maddelerinden uzak durmak ya da en azından fazla tüketmemeye gayret etmek (süt ürünleri, mayalı ürünler, alkol vb...) Üzüntü ve keder gibi durumlar da elbette etkiliyor fakat benim kanaatim bu gibi durumlarda o üzücü durumu olabildiğince yaşamak gerekirse ağlamak , rahatlamak daha iyi gelebilir yönünde.
Diyelim ki atakların geleceğini hissettiniz ve o gününüz zehir olacak biliyorsunuz, hissediyorsunuz; yine hemen ağrı kesicilere sarılmadan yapacaklarınız elbette var. İvedilikle kendinizi sessiz ve karanlık ve havadar bir odaya atınız ve uyumaya çalışınız. Dayanılmayacak derecede ise ağrı kesici haplar veya iğneler elbette size yardımcı olacaktır . Fakat ilaçların anlık olarak sorun çözdüğüne inananlardanım. Hayatınıza çeki düzen vermeniz daha etkili olacaktır. Benim seviyemdekiler için rejim yapabilenler bence en şanslıları. Bu arada genel sağlığınız ile ilgili bazı şeyler de tetikleyici nedenler olabilir. Mesela gözleriniz bozuk olabilir. Ayrıca astigmat ta önemli bir tetikleyicidir. Mutlaka bir göz doktoruna gitmeli ve tedavi olmalısınız. İşiniz ile ilgili durumlar olabilir. Büroda ve masa başı çalışanları için parlak bilgisayar ekranları ve duruş bozuklukları önemli etkenlerdir. Almanız gereken önlemleri biliyorsunuzdur. :) İstifa edecek haliniz yok :) . Vücudunuz bazı mineraller açısından çok eksik kalmış olabilir. Magnezyum desteği almanız gerekebilir. Bir takım testler yaptırmanız faydanıza olur.
Tabi bu arada alternatif yöntemler de yok değil. Nane yağı ile masajlar sizi rahatlatabilir. Ben şahsen gayet alternatif bir çözüme yönlendim. Hacamat..! Hem de kafadan. Bu yöntemi gönül rahatlığı ile tavsiye edebilirim. Fakaaaattt ! İşin ehli olan uzman kişiler ve steril bir ortam EN önemlisi. İyi araştırın derim. Sonuç aldım mı? Evet sonuç aldım ama tek başına bu yeterli değil elbette. Yani sen hayat tarzına, yaşantına dikkat etme, git alkole aban mesela....O zaman o ağrıları çekeceksin kardeşim. Başka başka yöntemler deneyen tanıdıklarım da oldu. Mesela kafasını alkol+anason ....kısacası rakı ile yıkayıp o şekilde 1 gece nemli kalmasını sağlayarak ( bir şekilde sararak falan...) uzun süre rahat eden arkadaşlar var. Bazılarına da iğne yapraklı çamların temizlenip iyice yıkanıp direk ağızda çiğnenmesi iyi geliyor mesela. Deneyip sonuç alanlar var. Bu arada alternatif tıp elbette tüm dünyada bir şekilde kullanılıyor. Mesela Kanada' da en çok sülük tedavisi yaygın. Şeker hastalarının yaralarını bir çeşit Mısır Sineği' nin larvası ile tedavi ediyorlar. Şeker in neden olduğu yaraları yiyerek temizliyor ve büyüyor larvalar vücudunuzda. Yani demem o ki hemen ön yargılı olmayın alternatif tıp ile ilgili. Tüm dertlerin devasının doğada olduğuna inancım TAM....olsa da en başta gerçek tanının konması ve ilk tedavi aşamasında çağdaş tıp bilimini seçmek en doğrusu. Son senelerde ağır migren hastaları için yapılan ameliyatlar ya da öncesinde yapılan tıbbi tedavi amaçlı botokslar oldukça yaygınlaştı. Tabi bu gibi ameliyatların yapılabilmesi için ileri seviyede migren hastası olmanız gerekiyor.
Sonuçta yaşam kalitenizi her şekilde etkileyen bu fenomen hastalık MİGREN ile savaşmak size kalmış ...Belki başka yöntemler deneyimleyen arkadaşlar paylaşımda bulunurlar.

Önemli Not: Tehlikeli olabilecek Alternatif Tıp yöntemleri için lütfen buna uygun olup olmadığınızdan emin olunuz. Bunun için alerji testleri yaptırmanız gerekebilir. Ya da başka testler. Unutmayınız ki en zararsız görünen aspirin bile mide kanaması geçirmenize neden olabilir. Benim örnek verdiğim çam ağacı iğne yaprağına da alerjiniz olabilir. Lütfen Dikkat!!!

15.07.2017 Bourbonur
daha iyi hizmet verebilmek için çerez (cookie) kullanıyoruz. detaylı bilgi için tıklayın