Milattan Önce Bir Milyon

1940 yılı Amerika yapımı fantezi filmi. Çevrildiği dönemde büyük ses getirdi. En İyi Özel Efekt ve En İyi Film Müziği dallarında Oskar'a aday gösterildi. Filmde kabilelerin ilkel sesleri dışında konuşma olmadığı için orijinal sesleriyle izleyerek anlamak mümkün. Başlangıçtaki 3-5 dakikalık bölüm dışında filmi anlamak için İngilizce bilgisi gerekmiyor. Film, 5 Nisan 1940'ta vizyona girdi. 80 dakikalık bir filmdir. Filmin başarısını takiben, 1966 yılında İngiltere'de tekrar çekilmiştir.

Film, dağda yürüyüş yapmakta olan bir grubun aniden başlayan yağmurdan korunmak amacıyla buldukları bir mağaraya sığınmasıyla başlıyor. Girdikleri mağaranın duvarlarındaki çivi yazıları ve resimler üzerine çalışmakta olan bir tarihçiyi buluyorlar içeride. Tarihçi mağara duvarlarında anlatılan hikayeyi gruba anlatmaya başlıyor ve kendimizi Milattan Önce 1.000.000 günlerinde buluyoruz.

Olaylar, uygarlaşma bakımından geri kalmış, bencil Kaya Kabilesi ile, uygarlaşmada ileri gitmiş, paylaşma becerisi gelişmiş Kabuk Kabilesi arasında geçiyor. Her ne kadar film çok eski yılları konu etse de, harika toplumsal çözümlemeler sunuyor. anasayfa.com ziyaretçilerinin bu filmi izlemesini şiddetle tavsiye ediyoruz. Bir yanda bencil, paylaşmayı bilmeyen insan grubunun yaşadığı gergin, mutsuz yaşam, asık suratlı bireyler, diğer yanda paylaşma becerisi üzerine inşa edilmiş insan grubunun yaşadığı huzurlu, mutlu, dayanışmaya dayalı yaşam ve güler yüzlü bireyler. Toplumsal analiz, gerçekleri ortaya koymuş, herhangi bir tarzı diğerinden üstün gösterme amacı gütmemiş. Örneğin Kaya Kabilesi'nin paylaşma duygusundan yoksun kültürünün ortaya çıkardığı ileri savaşma yetenekleri, ağaçtan toplama becerileri güzel sahnelenmiş. Diğer yanda Kabuk Kabilesi'nin bu zaaflarına karşılık alet üretme ve kullanma becerisinin gelişmişliği sahnelenmiş.

Kaya Kabilesi reisi Akhoba'nın oğlu Tumak (Victor Mature), kahramanca mücadele ederek yakaladığı av kabile tarafından yenirken babasıyla kavga yapıyor. Babası onu kabileden kovuyor. Yaralı halde kaçarken büyük bir hayvanın saldırısından korunmak için ağaca tırmanıyor. Hayvan ağaca saldırıyor. Yaralı Tumak, kırılan bir ağaç dalıyla birlikte akarsuya düşüyor. Kütüğün üzerinde sızan Tumak'ı akarsu, Kabuk Kabilesi'nin yaşadığı bölgeye taşıyor. Tumak'ı, akarsuyun aşağı bölgelerinde balık avlamakta olan Loana bulur (Loana'yı, henüz 29 yaşında intihar ederek aramızdan ayrılan oyuncu Carole Landis canlandırıyor). Film bu, sene milattan önce bir milyon da olsa, güzel kız, yakışıklı erkeğe aşık oluyor. O'nu alıp kabilesinin kaldığı yere götürüyor. Tumak burada daha önce alışık olmadığı, yemeği paylaşmak gibi, yeni şeyler görüyor. Tumak'ın da Kabuk Kabilesi'ne öğretecekleri var elbet. Kabuk Kabilesi ağaca tırmanmayı öğreniyor Tumak'tan. O gün Tumak kahkaha kavramıyla tanışıyor. Gülüyor, gülüyor, gülüyor. Ama uygar yöntemleri kullanmakta başarısız oluyor Tumak. Örneğin mızrakla balık avlamayı beceremiyor, Loana için bu çocuk oyuncağıyken. Daha sonra Kabuk Kabilesi'nin savaşmayı beceremediği büyük bir canavarı öldürüyor. Bu arada geri kalmışlık içgüdülerine engel olamıyor. Kabiledeki birisinin yaptığı mızrak ve çekici çalmaya kalkıyor. Aletleri yapan adam aletlerini geri almaya kalkınca da ona saldırıyor. Bunun üzerine Kabuk Kabilesi reisi, Tumak'ı kabileden kovuyor. Loana aşk duygusuna teslim oluyor ve o da Tumak'la birlikte kabileden ayrılıyor.

Tumak ve Loana giderlerken Tumak'ın ağaçtan alıp bunu Loana'ya vermeyişi, Loana'nın yaşadığı şok, Tumak bunu farkettiğinde halen elma vermek yerine ağacın dalına asılması ve Loana'nın kendi elmasını alması olağanüstü bir betimleme. Aynı davranışları günümüzde dağdan kente inen insanlarla, kentte onlarla karşılaşanlar arasında gözlemek mümkün. Yolda Kaya Kabilesi'nden bir grupla karşılaşıyorlar. Tumak Kabuk Kabilesi ile birlikte yaşarken, Tumak'ın babası bir avda ağır yaralanmış ve bir başkası kabile reisi olmuştur. Yeni kabile reisi Loana'yı denk getirip fantezilerini onunla yaşamaya kalkar. Ancak Loana, düdük tarzı bir aletle uzaktaki Tumak'a haber verir. Tumak gelip bu adamı öldürür ve Kaya Kabilesi'nin yeni reisi olarak mağaraya geri gider. Kaya Kabilesi'ndekilerin Loana ile karşılaşması da çok ilginçtir. Orada bir çocuğa sevgiyle sarılmak istemesini, çocuğa zarar verme gibi algılamaları, ya da çocuk benim çocuğum sen sarılamazsın anlayışıyla tepki vermeleri çok gerçekçiydi. Tumak'ın hanım köyde öğrendiklerini kendi memleketin taşıması, önce güçlü avcı erkeklerin yemek yemesi yerine kadın ve çocukların yemek yemesi, Kaya Kabilesi için çok şaşırtıcıydı.

Daha sonra filme yaşanan yanardağ patlaması, Kaya Kabilesi'nin can kayıpları, Loana'nın bir çocuğu kurtarmaya çalışırken lavların diğer tarafında mahsur kalıp baba evine dönmesi, orada yaşanan canavar saldırısından ötürü Kabuk Kabilesi'nin yardıma gelmek isterken yardıma muhtaç duruma düşmesi, Loana'nın tarifi üzerine Tumak'ın daha önce kavga yaptığı adamın gelip düdük çalarak sesini Tumak'a duyurması ve ulaşması hikayeyi sonlandırmak için güzel çekimlerdi. Kaya Kabilesi, doğal afetten geriye kalan tüm gücüyle dünür kabilenin yardımına koşar, Kabuk Kabilesi'nin gelişmiş fikirleri ile Kaya Kabilesi'nin gelişmiş kara kuvvetleri bir arada canavarı etkisiz hale getirirler.

Filmin sonunda iki kabilenin bir arada Tumak ve Loana'nın düğününü şarkılar söyleyerek yapması çok hoş bir sahne, çünkü Kaya Kabilesi, şarkı kavramıyla yeni tanışmaktadır...


16.04.2020 Geni
daha iyi hizmet verebilmek için çerez (cookie) kullanıyoruz. detaylı bilgi için tıklayın