Turist gözüyle Arnavutluk üzerine

Arnavutluk 1
Gezmeyi seven bir insan olarak gidebilme ihtimalimin olduğu ama daha az gidilen yerlere gitmeyi tercih ediyorum.2011 de arabayla Yunanistan a gittiğimde araba ve çocuklar ile nasıl yurtdışında seyahat edeceğimi ilk defa test etmiştim .(öncesinde araç kiralayarak bir Almanya deneyimim de oldu)Yunanistan a gittiğimde arabamla gidebileceğim Ülkeleri nasıl gezebilirim sorusunu ve cevabını düşünüp ufak ufak bir plan yapmaya başladım. Son iki yıldır Arnavutluk ,Montenegro (Karadağ),Hırvatistan ,Bosna Hersek, Sırbistan ı bu plana dahil etmeye karar verdim .Geçen sene düşündüğüm bu geziyi 15 temmuz sonrası yurtdışı çıkışlarında problem nedeniyle erteledim .Bu sene ön hazırlığımı yapıp 22 Temmuzda İpsala dan çıkış yaptım. Neden araba? Diye düşünürseniz birbirine yakın yerler ve dört kişilik bir aile için araba uçaktan çok ekonomik.
Bu gezinin ana duraklarından olan Arnavutluk tarihi ve coğrafyası açısından diğerlerinden farklı bir konuma sahip.Öncesinde görüştüğüm 3. Şahıslar ve bazı internet sitelerinde bayağı da korkuttular.Araç ile buraya gidersen araban dan olursun vs vs gibi.Son ana kadar kafamda soru işaretleriyle beraber sabah erken saatlerde Yanya dan kaldığımız apart dan çıkıp Kakavia sınır kapısında bulduk kendimizi.Sınıra kadar yemyeşil olan doğa bir anda bozkıra dönüştü.Jorguat üzerinden Muzina oradan da Syri Kalter e ‘’the blue eye’’ (mavi göz) görmek istiyorduk.Jorguat dan tepeye tırmandığımız yol dar ve virajlı bir yol iki araç karşılaştığında birinin kesin durması gerekiyor genelde duran araç bizimkisi oldu. Trafik kuralsızlığı ülkemi hiç aratmadığı için çok yabancılık çekmedim.Tek fark ettiğim şey Arnavutluk ta şoförler yolun ortasından gidiyor ve yol verme gibi bir dertleri yok.The blue eye çok güzel bir yer haritalarda yolu daha kötü ve toprak görünüyor .Girişte bizim ormancılara benzeyen bekçi 200 leke para istiyor.Üzerinizde leke yoksa 2 euro alıyor .(1 euro 130 leke gibi) .Şayet aç geldiyseniz Epeyce bir restaurant –cafe var fiyatlar ülkemize göre uygun .Buradan sonra ilk durağımız Sarande oldu.Ortasında masmavi denizi olan bir koyun etrafına doldurabildiğiniz kadar yüksek katlı bina doldurduğunuzu düşünün işte öyle bir yer.Buna rağmen şehirdeki plajları kirli değil .İki Şezlong+şemsiye fiyatları 15-20 tl gibi.Denize girmek için Ksamil ve Butrint taraflarındaki plajları tercih etmek daha doğru olabilir.Kriyeziu,Mirror,Manastirati,Lori aklıma gelen gezdiğim plajlar.Mirror un yolu biraz sıkıntılı ama gitmeye değer.
08.08.2017 Roberspier
2 1
Arnavutluk 2
Bina yığını Sarande de güzel bir apart da kaldık .Bizi Booking den öncesinde mailleştiğimiz bayanın annesi olduğunu öğrendiğimiz elli yaşlarında çok cana yakın Anna Hanım karşıladı. Hiç İngilizce bilmiyordu. Vücut diliyle ve Arnavutça konuşarak karşılıklı anlaştık. Buradaki ilk samimi temas da Arnavutça ve Türkçe de ne kadar çok ortak kelime olduğunu gördüm. Yorgan, yastık, perde, çoban ,deterjan vs. vs. aklımda kalanların bazıları. Biz valizlerimizi daireye çıkarana kadar Anna Hanım , eskiden ülkemizde de olan yıllardır yemediğim (belki de 25-30 sene önce Sungurlu nun kıraç topraklarında yetişen kavuniçi renginde kavunlar vardı ) inanılmaz lezzetli bir organik kavunu kesip getirmiş. Eşi Spiro da aynı sıcaklıkta bir öğretmen emeklisi. Sarande den ayrılırken bize kendi elleriyle köyünden topladığı en az bir yılda tüketebileceğimiz ıhlamur ,kekik ve adaçayını hediye etti. Telefonlarımızı ve mail adreslerimizi karşılıklı aldıktan sonra ilk durağımız olan Tepeleneli Ali Paşa kalesine doğru yola çıktık. Sarande –Vlore arasındaki sahil yolunu kullandık. Yol üzerinde çok güzel köyler ve çok güzel plajlar var . Köylerin herhangi birinde durmasanız bile plajların birinde durup muhakkak denize girmelisiniz. Biz bu tercihimiz kale gezisinden sonra kullandık .Kalenin girişi 200 leke.Araçtan sonra 10 dk yürüyorsunuz ve kaleye ulaşıyorsunuz. Ziyaret ortalama 30-45 dk arasında sürüyor. Yol üstündeki Himare köyü de fotografik bir mekan sunuyor. Palasa dan sonra yükseklik 0 metre den 1100 metrede ki Llogora köyüne çıkan, haritalarda zikzaklar şeklinde görülen, yer yer sert virajlı- sarp tırmanma yoluna giriyorsunuz. Yol korkutucu ,adrenalin dolu ama zevkli .Özellikle tırmanmanın sonuna doğru çıktığınız yolu ve aşağıda denizi görebileceğiniz güzel bir teras mevcut . Tırmanış bitince restaurantlar mevcut. Biz ilkini tercih ettik kesinlikle doğru bir karar. (Derviş Ali Restaurant) Kuzu eti seviyorsanız kesinlikle deneyin yanında yoğurt istemeyi de unutmayın. Fiyatlar Türkiye ye göre çok uygun. Yolun devamında restaurantlar dışında sağlı sollu başta bal olmak üzere doğal organik yiyecek satan köylüleri göreceksiniz. Vlore kalesi sonraki durağımızdı ama çok hayal kırıklığı oldu. Kaleye ait ufak bir duvar dışında çok fazla bir şey kalmamış. Zvernec Manastırı sonraki durak noktamızdı. Manastır ,Vlora ‘nın Adriatik’de ki kara çıkıntısının uç kısmındaki bir adada. Buraya çok sık ve güzel bir ormandan geçerek ulaşıyorsunuz . Bizi durgun denizin ortasındaki manastıra götüren ahşap iskelenin tadilat da olması nedeniyle uzaktan resimlerimiz çekip Durres e doğru yola koyulduk (200 mt lik Ahşap iskele ada ile tek bağlantı ) Durres ‘e doğru ilk defa zaman zaman Arnavutluk da otoban ile karşılaşıyoruz. Otobanı gördüğümde sevineceğimi hiç düşünmezdim ki bu otoban dediğim bizim şehirler arası yollarımıza muadil.
09.08.2017 Roberspier
1 1
Arnavutluk -3
Petrela Kalesi Tiran da ilk durak noktamız oldu.İçerisinde restaurant ve cafe olan ama manzarası ve ovaya hakimiyeti görülmeye değer bir yer.( Petrela Castle, Rruga Petreles, 1034, Arnavutluk ).Burayı gezmek için bir saat yetiyor.Buradan rotayı Bunk Art-1 a çeviriyoruz.Birde şehrin içinde Bunk Art varmış ama biz ilkini gezmeyi tercih ettik.Arnavutluk da en iyi navigasyon hizmetini google maps sunmasına rağmen (Yandex hiç yok) Bunk Art-1 müzesinde de bizi yanıltıyor.Sonra bir şekilde biraz yardımla biraz şansla buluyoruz.Normalde müze gezmeyi sevmem ama burası Arnavutluk un yakın tarihini görmek için iyi bir tercih. Anti nükleer bir sığınak olan Bunkart 5 kat dan 106 odadan oluşuyor.İçersinde Enver Hoca ve yardımcılarına ya ait odalar,sinema salonu,okul ,yaşam alanları mevcut. Ülkenin her yerinde BUNKER denilen bu küçük teletubbies evlerine benzeyen kubbeli beton sığınaklara rastlamıştık,burası onun daha gelişmiş hali. Bunkart a en az iki saat ayırmak gerekli. Sonrasın da Skanderbeg meydanı ve etrafında gezilecek yerler için Tiran’ın merkezine geldik. Tiran da caddeler geniş olsa da trafiği İstanbul dan berbat. Skanderbeg meydanı etrafında Ethem Bey Camii, saat kulesi, Ulusal Tarih müzesi, Opera ve Bale binası biraz yakınında ise Enver Hoca Piramidi, indepence monument, Peace Bell gibi turistik ilgi çekici diğer noktalar var. Tiran da bir diğer önemli not da Dünya Bektaşilerinin Merkezi konumunda olması 1925 de Türkiye de Hacı Bektaş Veli dergahı kapatılınca merkezi buraya taşımışlar.Tiran da çok güzel bir dergah ve ibadethane yapılmış. Muhakkak ziyaret edilmeli zaten Türkiye’den geldiğinizi duyunca tüm Arnavutluk da olduğu gibi burada da güzel bir ilgi görüyorsunuz.Hatta Türkiye de okumuş ve çok düzgün Türkçe konuşan Bektaşi bir din adamı bize burada bilgi verdi. Arnavutluk nüfusunun %60 nın Müslüman olduğunu bunların yine %70 inin Bektaşi olduğunu gezide öğrendiğimiz önemli bir ayrıntı oldu.Tiran da son olarak Kruje kalesine gittik ki yukarda yine manzara çok güzel. Burası gördüğümüz diğer kalelere göre çok daha güzel restore edilmiş ve bakımlı bir tarihi yapı. Kruje da kale dışında küçük turistik dükkanlar var alış veriş açısından fiyatları gayet uygun.
07.09.2017 Roberspier
2
Arnavutluk dan bana kalanlar(Son)
4.5 Günlük Arnavutluk gezisinden bana kalanları özetlersem
Cana yakın insanlar,samimiler kuralsızlar (bunu trafikde çok daha net hissediyorsunuz) buradan şunu çıkarabiliriz.Kimyaları bize ,yani Türklere benziyorlar.
Korkarak gittim hırsızlık vs dediler ama böyle bir şey görmedim ve yaşamadım. Dünyanın her yerin de olduğu kadardır.
Trafik çok kötü yolu ortalayarak araç kullanıyorlar. Kenara çekilmedikleri için siz kaçmak zorunda kalıyorsunuz.Avrupa da hiçbir yerde göremeyeceğiniz kadar manda kasa Mercedes mevcut.Araçların her yeri vuruk kırık boyasız paslı…Yolları çok ilkel .
Yemekleri konusunda hiç yabancılık çekmedim. Genel olarak fiyatları uygun.Lokma, dediğimiz hamuru yağda kızartmayı çok kullanıyorlar.(Özellikle Ege de çok yaparlar)Plajlarda üzerine reçel veya çikolata döküp satıyorlar.Sahilleri ve denizleri çok temiz ve bakir.
Avrupa da ilk defa İşkodra tarafında 1-2 yerde Türk tipi klozet gördüm.
Gelgelelim Avrupa’dan Arnavutluğun görünüşüne elimizde bir miktar Arnavut Lekesi kaldı.Hiç bir yerde komşusu Karadağ dahil bu parayı bozduramadık.Önce bunun nedeninin Leke nin değersiz bir para birimi olmasına yorduk.Sonrasına Avrupalıların Arnavutlara karşı antipati beslediklerini ve pek sevilmediklerini hissettik ?
02.10.2017 Roberspier
1 1
daha iyi hizmet verebilmek için çerez (cookie) kullanıyoruz. detaylı bilgi için tıklayın