Bazı problemlerin beklenmedik çözümü

Çok eskiden ilginç bir problemle karşılaşmıştım. Sınıf arkadaşlarımdan biri sınıfa o sıralarda yeni icat edilmiş olan Rubik kübüyle geldi. 3x3 karelerden oluşan altı yüzü farklı renkteki Rubik kübünü ya da diğer adıyla sihirli kübü görmüşsünüzdür, en azından duyduğunuza eminim. Halen internette nasıl çözüldüğüne dair yüzlerce web sitesi bulunan bu kübün, o zamanlar internet diye bir şey de olmadığından, tek çözülme şansı kurcalayarak nasıl yapılabileceğini anlamaktan geçiyordu. Aslında sınıf arkadaşımın "Hey geronimo, böyle bir şey çıkmış, bak bakalım, senin çözebileceğini düşünüyorum" ifadesi gururumu okşamış, beynimin tüm matematik hücrelerini harekete geçirmişti. Ancak ilk bir kaç saat sonunda başladığımdaki düzgün haline geri getirmeyi bırak, kübün durumu daha da içinden çıkılmaz bir hal almaya yüz tutunca, çözülemez gibi görünen bir problemle karşı karşıya kaldığımı anlamıştım. Önce karelerin renklerini bir kenara yazarak, sabırla hareketleri takip etmeye çalıştım. İkinci gün sonunda, yorgunluk ve uykusuzluğun da etkisiyle daha fazla hata yapıp, anladığımı sandığım mekanizmayı da tekrarlayamamaya başlayınca sonunda pes ettim ve öfkeyle kübü yere fırlattım. Küp bir anda 28 küçük parça ile birbirine merkezden bağlı dönebilir bir üç boyutlu haç şeklindeki birleştirici parçaya ayrılınca kübün parçalandığını zannedip "şimdi sırası mı, hem yapamadın hem de kızın kübünü parçaladın, seni koca aptal geronimo!" paniği benliğimi kapladı. Ancak dikkatle bakınca kübün aslında kırılıp dökülen parçası olmadığını farkettim. Öyleyse kaybedilen bir şey yoktu, Bu rahatlama yerini hemen ardından ingilizce'de "epiphany" diye tabir edilen, hani nadiren yaşadığımız, "aaa..... tabii...... başka nasıl olacak..... tabi ki öyle olmalı" nidalarıyla dışa vurduğumuz hayatın anlamını bir anda çözme hissine bıraktı. Aslında öfkelenip kübü yere atmasam belki iki gün daha uslu çocuk olarak kübü zarar vermeden boşu boşuna çözmeye çalışacaktım, ama istemsiz de olsa parçalarına ayırdığım küp, şu anda bütün sırlarını ayna gibi gördüğüm, savaş yorgunu ama zafer kazanmış bir komutanın önünde dize gelmiş, yıkılıp parçalanmış ama sonunda fethedilmiş bir kale edasıyla karşımdaydı. Kısa sürede hem kübü çözme tekniğini geliştirdim, hem arkadaşıma ne kadar yetenekli olduğumu kanıtladım (aldığım ödül de küçük bir öpücüktü, eh daha fazlasını da beklemiyordum 80'lerden bahsediyoruz.) Demek istediğim aynı şeyleri tekrarlayarak bir problemin çözümünde farklı bir sonuç almayı beklemeyin. İçinizden geldiği gibi davranın. Bu elinizdeki problemi sınırlarını zorlayacak bir strese tabi tutmak olsa bile (bu önekteki yere fırlatmak - hem kırılsa bile ortamlarda "stres testi" yaptım dersiniz kim ne bilecek) Bakarsınız problemin çözümü beklenmedik biçimde gelir...
29.08.2018 geronimo
2 1
daha iyi hizmet verebilmek için çerez (cookie) kullanıyoruz. detaylı bilgi için tıklayın