Ekonomi'de Hollanda Hastalığı

Bu ilginç kavram ilk kez 1960'lı yıllarda Hollanda'nın başına geldiğinde gözlendiği için, Hollanda hastalığı olarak adlandırılmıştır. Hollanda hastalığı, bir ülkenin elindeki kaynakların fiyatının aşırı yükselmesi sebebiyle, o ülke ekonomisinin ithalata bağımlı olması ve uzun vadede krize girmesidir.

1960'lı yıllarda Hollanda'da çok miktarda doğalgaz yatağı keşfedilmiştir. Bu durum Hollanda Florini'nin aşırı değerlenmesine yol açmıştır. Florin'in aniden aşırı değerlenmesi Hollanda'nın yaptığı üretimde azalma ve Hollanda'nın genel olarak daha fazla ithalat yapması sonucunu doğurmuştur. Bunun uzantısı olarak Hollanda ekonomisi, üretme becerisinde zayıflama yaşamış, dışa bağımlılığı artmıştır. Orta ve uzun vadede bu durum Hollanda ekonomisinde bir darboğaz oluşturmuştur. O dönemden beri bu sendrom, Hollanda hastalığı adı ile anılmaktadır.

Günümüzde Hollanda hastalığını yaşıyor olabileceği düşünülen en somut örnek Venezuela'dır. Petrol rezervleri bakımından dünyanın en büyük kaynaklarına sahip olan Venezuela (Suudi Arabistan ikincidir) 1998'de işbaşına gelen Hugo Chavez iktidarının ilk yıllarında uyguladığı politikalar ile petrol zenginliğini tabana yaymayı başarmış ve petrol fiyatlarının yüksek seviyelerde (varil başına 100 dolar civarında) seyretmesiyle ekonomik dengeleri bozmadan bunu yıllarca sürdürmüştür. Bir kaç yıl içerisinde kişi başına milli gelir 4,000 Dolar seviyelerinden 10,000 Dolar seviyelerine yükselmiştir. Bu durum Venezule ekonomisi büyürken eş zamanlı olarak ithalatın artması, yerli üretimin büyümemesi ya da azalması sonucunu doğurmuştur. İlerleyen yıllarda petrol fiyatlarının 30 Dolar / varil seviyelerine düşmesiyle, Venezuela ithalat yetkinliğini yitirmiş, ekonomik kriz kendini göstermiş, iç üretim zayıflamış olduğu için yokluk baş göstermiştir.
09.07.2017 Geni
1
daha iyi hizmet verebilmek için çerez (cookie) kullanıyoruz. detaylı bilgi için tıklayın