Fast Food'un geleceği

Fast food ile obezite arasındaki ilişki ilk konuşulmaya başladığında obezitenin zengin hastalığı olduğu düşünülüyordu. Şu anda bilinmektedir ki, obezite ABD'de ve tüm dünyada en fakirler arasında yaygındır. Bunun sebebi McDonald ve benzeri fast food restoranlarında ucuza servis edilen, şeker ve tuz yüklü besinlerdeki hızlı kalorilerdir. Fakir insanlar, gıdalarını bu restoranlardan evinde on katı maliyetle üretebileceği ürünleri tüketerek sağlamakta, bunu da genellikle düzensiz biçimde yaptıklarından obezite hastalığına yakalanmaktadırlar.
Peki sağlığını düşünen ve bu restoranlara rağbet etmeyen insanlar ne yapmakta? Eğer 21. yüzyılda ve üstelik büyük bir şehirde yaşıyorsa, fazla bir seçenek yokmuş gibi görünse de bu insanlar için yeni bir akım doğmuş ve güçlenmekte. "Hızlı taze" denen bu yeni restoran türü oldukça fazla rağbet görmeye başlamış durumda. Bunu özellikle yeni oluşmaya başlamış yeni bir şehirli sınıfta görüyoruz; şeker ve yağ yüklü besinler yerine geleneksel yemekleri tercih eden ancak şehir hayatının temposunda uzun saatleri evde ya da kaliteli yemek üretilen restoranlarda yiyemeyen bu "Yeni Şehirli" sınıf "Hızlı Taze" konseptinin müşteri kitlesinş oluşturmakta. Bu restoranlar ve hatta restoran zincirleri, gerekli malzemelerin ucuza ve güvenilir kalitede temin edilebildiği sürdürülebilir bir tedarik zinciri kurabildikleri, ki bunu başarabilen yeni restoranlar gün geçtikçe artıyor, fast food'ların 10 dakikada bir öğün hızını yakalayıp, en azından şeker ve tuz oranı düşük, vitamin ve mineral içeriği düzgün yemekleri, fast foodlardaki, et, tad ve görünümünde olup içerik konusunda oldukça şüpheli olan "burger"ler yerine geleneksel burgerleri, salatalar, tatlı ve ev yemeklerini üretiyorlar, üstelik bunu eski fast food fiyat seviyesinde olmasa bile ona yakın bir fiyata müşterilerine sunabiliyorlar.
Bu konseptin fast food'un geleceğini belirleyeceğini söylebiliriz, zira 90'lardan bu yana buna benzer bir konseptin doğmakta olduğu ABD'de artan hızlı Meksika restoranlarının yatırımcı profiline baktığımızda McDonald ve benzeri restoran zincirlerini görüyoruz. Yani dev fast food'lar bir anlamda kendileri için yaklaşan rekabet tehlikesini önleyemeyeceklerini bildiklerinden bunlara yatırım yapmış durumdalar. Tabi ki ABD'de bu strateji ile pazarı ellerinde tutmayı başarabilirler ama ülkemizde ve Avrupa'da, özellikle geleneksel yemeklerin güçlü olduğu yerlerde gelecekte obeziteye yol açan yemekleri satan bu ucuz fast food'ların yerine "hızlı taze" içeriğin geçeceğini, bir anlamda yeni konseptin tamamen fast food'un yerini alacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok.
Yerelde bu yemekleri taze malzemelerden hızlı ve ucuza mal eden restoranlar, tedarik zincirlerindeki otomasyon iyileştikçe, giderek 21. yüzyılda şehir toplumunun ihtiyacını sağlıklı ve kaliteli biçimde karşılamakta daha başarılı olacak, belki de devletlerin halk sağlığı ve gıda güvenliği alanlarına el atmasıyla, ki şu anda da bu alanlar devletin sorumluluğunda ancak ne hikmetse pek fazla bu konulara eğilmiyorlar, kabul edilebilir tek seçenek haline gelecek. O zaman geldiğinde, fast food dediğimizde, yeni nesiller "Hızlı taze" konseptini anlayacak ve obezite tehlikesinden ve dev fast food'larda yenen aşırı yağ, şeker ve tuz dolu yiyeceklerden bahsettiğimizde tarihte kalmış dehşet günlerini anlatıyor olacağız. Tabi bunu anlatacak kadar şanslı olanlar bunu bugünkü fast food'lardan uzak durmalarına borçlu olacaklar. Diğerleri için vakit çok geç olacak muhtemelen.
16.12.2018 geronimo
2
fastfood tüketimi her geçen gün artmakta ve artmaya devam edecek gibi görünüyor. İnsanlar artık evlerinde yemek yemiyorlar bu da sağlıksız bir nesli tetikliyor ne yazık ki. umarım çok geç olmadan bu soruna bir çözüm bulunur.
19.06.2019 zerrinhanim
1
daha iyi hizmet verebilmek için çerez (cookie) kullanıyoruz. detaylı bilgi için tıklayın