Babam ve Oğlum

2005 yapımı, gösterimi girdiği zaman gişe rekorları kıran, izleyicileri hüngür hüngür ağlatan Türk filmi. Yakın tarihimizin, 1980 öncesi siyasi kutuplaşmanın aileler üzerindeki ayrıştıcı etkisini, 12 Eylül darbesinin acı ve işkenceci yüzünü tüm çıplaklığıyla ortaya koyan bir çalışma. Her karesinde özenle çalışılmış, her karesinde sunduğu seçme nesneler ve davranış tarzlarıyla bizi seksenli yılların ikinci yarısına hapseden bir emek. Filmde emeği geçen herkes ama herkes o günleri aynen yaşatmak için seferber olmuş, ve başarmış. Hepimizin evindeki çarşaf, hepimizin okuduğu Tom Miks, Red Kit, hepimizin yediği kahvaltılık salça-ekmek, hepimizin ailesinde birisinde gördüğü baba-oğul küslüğü, küslüğün dışa vurumu, hepimizin ailesinde bulunan yardımsever ama yetkileri kısıtlı er, hepimizin tanıdığı Deniz isimli çocuk, hepimizin bildiği avludaki tuvalet, tavuğu kasaptan almayan evdekilerden birini kesen ev anası, Almanya'daki akrabanın getirdiği video kayıt ve oynatma cihazı, hepimizin o senelerde şifa beklediği hastane koridorları, üzüntüsünü dışa vururken kendini tutmaya çalışmak ve yapılması gereken diğer işi yapmaya gitmek, eski sevgili, hepsi o senelerin tüm ayrıntılarıyla bu filmde karşımızda. Telsizle sohbet arkadaşı bulma bile unutulmamış.

Filmin yönetmenliğini Seferihisar doğumlu Çağan Irmak yapıyor. Başrollerde Fikret Kuşkan, Ege Tanman, Hümeyra, Çetin Tekindor, Şerif Sezer, Yetkin Dikinciler paylaşıyorlar. Ege Bölgesi'nde çekilen filmin müziklerini Yunan besteci Evanthia Reboutsika bestelemiş, Ege'nin iki kıyısı arasında ne kadar benzer duygular yaşandığını kanıtlamış adeta.

Sadık, babası tarafından ziraat eğitimi alıp tarlaların işlenmesine devam edecek diye düşünülürken İstanbul'a gittiğinde fikir değiştirir ve gazetecilik okur. 1980 öncesinin siyasi ortamında gazetelerde ailesini ancak doyuracak gelir elde ederek çalışmaktadır. Karısı hamiledir. Bir gece, bebek aniden gelmeye karar verir. Sadık karısını kucağına alır ve sokaklara fırlar. Ne bir taksi, ne bir özel araç, hiç bir şey bulamaz. Eşi parkta doğum yapar. Anne kan kaybından hayatını kaybeder. Sadık kucağında çocuğuyla parkta kalır. Sabah gün ağarırken gelen bir askeri araçtan inen er, kendisine darbe olduğunu bildirir ve bir cankurtaran çağırır. Sadık oğlunu tek başına yetiştirmeye, Deniz'e hem annelik hem babalık yapmaya çalışır. 12 Eylül rejiminin fikir adamlarına göz açtırmama, işkence yapma politikasından o da kendi payına düşeni alır. İşkence günlerinde hastalanır. Artık ağır hastadır, vefat etmeden önce oğlunu bırakabileceği tek yer, uzun yıllar önce tartıştığı, küstüğü ve yıllardır görüşmediği babasının evidir. Oğlunu alır, baba ocağına döner ve Sadık'ın evden ayrıldığı günden itibaren yaşananlar hatırlanır.

Filmdeki tüm oyuncular harika performans sergilemişler. Ege Tanman, çok küçük yaşında o günlerin küçük çocuğunu mükemmel oynamış, yönetmenin başarısı olsa gerek. Filmde izleyicinin yorumuna açık, oralara izleyicinin kendi hayatından bazı parçalar koyabileceği boşluklar var. İzleyici o boşluklar aracılığıyla filmle tam olarak bütünleşiyor.

Babam ve oğlum, başarısını pek çok ödülle taçlandırdı. Filmin Türk Kültürü ile sıkı sıkıya ilişkili bir konuyu işlemesi sebebiyle uluslararası platformda çok ödül almasa da o sene Türkiye'deki ödülleri silip süpürdü.

2006 İstanbul Film Festivali
  • En iyi film (Çağan Irmak)
  • En iyi erkek oyuncu (Fikret Kuşkan)
  • En iyi kadın oyuncu (Şerif Sezer)

38. Sinema Yazarları Derneği Ödülleri
  • En iyi film
  • En iyi yönetmen (Çağan Irmak)
  • En iyi senaryo (Çağan Irmak)
  • En iyi kadın oyuncu (Hümeyra)
  • En iyi erkek oyuncu (Çetin Tekindor)
  • En iyi yardımcı kadın oyuncu (Şerif Sezer)

2005 ÇASOD Ödülleri
  • En iyi erkek oyuncu (Çetin Tekindor)

2006 Dünya Film Müzikleri Ödülleri
  • Dünya film müziği ödülü (Evanthia Reboutsika)

Sadri Alışık Ödülleri
  • En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Özge Özberk)


03.04.2020 Geni
1
daha iyi hizmet verebilmek için çerez (cookie) kullanıyoruz. detaylı bilgi için tıklayın