Bilgisayarın kısa tarihi

Bugün bildiklerimize benzeyen ilk bilgisayar, 19. yüzyılda İngiliz matematikçi Charles Babbage ile başlamıştır. Kendi adını verdiği tasarımı “Analitik Motor” bugünün bilgisayarlarının temel prensiplerini içeriyordu. Tarihte bilgisayarları üç nesil olarak sıralayabiliriz. Her nesil bir süre devam ettikten sonra yerini bir sonraki nesile bırakmıştır. Her yeni nesilde bilgisayarlar önemli özellikler kazanmış ve nihayet kullandığımız işletim sistemi ve programlara sahip, internetten ve mobil iletişimden bağımsız düşünülemeyen sistemlere dönüşmüşlerdir.
1937-1946: Birinci nesil bilgisayarların ilki Amerika’da 1937 yılında Dr. John V. Atanasoff ve Clifford Berry tarafından yapılarak “Atanasoff-Berry Computer” anlamına gelen “ABC” adı verilmiştir. Hemen hemen aynı tarihlerde İngiltere’de, Almanların ünlü Enigma kodlarını çözebilmek için Alan Turing, “Bombe” üzerinde çalışmaktaydı. Bu sistemi de elektromekanik bir bilgisayar olarak sınıflandırabiliriz. 1943’te askeri amaçlı oluşturulan benzer bir sisteme Amerikalılar “Colossus” ismini verdiler. Ancak 1946’da inşa edilen “Elektronik Nümerik Bütünleştirici ve Bilgisayar” kelimelerinin baş harfleri olan “ENIAC” ilk genel amaçlı, kayıtlı bir programı işletebilen bilgisayar olmuştur. Bu bilgisayarın 30 ton ağırlığında ve 18.000 vakum tüpüne sahip olduğu düşünülürse, küçük bir hesap makinesi ile hemen hemen aynı işlem gücüne sahip olması şaşırtıcı gelebilir, ancak daha şaşırtıcı olan bu bilgisayar ilk defa açıldığında şehrin elektrik sisteminin yüklenmesi sonucu Philedelphia’da bazı bölgelerde ışıkların zayıflamış olmasıdır. Bu nesil bilgisayarlar yalnızca tek bir görevi yerine getirebiliyordu ve işletim sistemleri yoktu.
O zamanlar henüz bilgisayar üretmeyen “Uluslararası İş Makineleri” firması “IBM”’in müdürlerinden biri olan Thomas J. Watson’un yanlış bilinen bir sözünden de burada bahsedelim: “Dünya piyasasında bilgisayarların pazarı muhtemelen 5 adettir. Bundan fazla satılabileceğini düşünmüyorum” Muhtemelen o sıralar binlerce vakum tüpünden oluşan sistemlerin maliyet ve kullanımı ile ilgili bir yorumda bulunmuş olabilir, ancak bu ifadenin hiç söylenmediği, 1950’lerde piyasaya sürülen daha gelişmiş bilgisayarlar modellerinden biriyle sınırlı olarak Watson’u rol model aldığı söylenen o zamanki müdürün dolaylı sözleri olduğu kayıtlara geçmiştir.
1947 – 1962: İkinci nesil bilgisayarda, vakum tüpleri yerine daha güvenilir olan transistörler kullanılmıştır. 1951’de ticari kullanıma açık olan “Evrensel (UNIV) Otomatik(A) Bilgisayar(C)” serisinin ilki “UNIVAC 1” halka tanıtıldı. 1953’te ise 650 ve 700 serisi bilgisayarlar ile dünya piyasasına damgasını vurdu. Bunların üretimi sırasında 100’ün üzerinde bilgisayar programlama dili geliştirildi. Bunlarda bir önceki nesilde olmayan bellek ve işletim sistemleri vardı. Teyp ve disk gibi depolama ortamları da bu nesilde ilk defa kullanıldılar.
1963 – şu ana kadar: Entegre devrenin icadı bize üçüncü nesil bilgisayarları kazandırmıştır. Bu buluşla bilgisayarlar daha küçük, daha güçlü ve daha güvenilir hale geldi ve aynı anda birçok farklı programı çalıştırabilir hale geldiler. 1980'de Microsoft Disk İşletim Sistemi (MS-Dos) doğdu ve 1981'de IBM ev ve ofis kullanımı için ilk kişisel bilgisayarı (PC) tanıttı. Üç yıl sonra, Apple ise ikon tabanlı grafik arayüzü ile Macintosh bilgisayarı geliştirdi. 90'lı yıllarda ise Apple’dan esinlendiği aşikar olan Windows işletim sistemi Microsoft tarafından üretilip satıldı. 21. Yüzyılda bilgisayarların işletim sistemleri ve programlama dillerinin temel prensipleri büyük ölçüde aynı kalmakla birlikte giderek karmaşıklaşan, veri ve iletişim teknolojileri ile bağlı olduğumuz İnterneti bu son nesil bilgisayarlara borçluyuz.
27.05.2019 geronimo
1
daha iyi hizmet verebilmek için çerez (cookie) kullanıyoruz. detaylı bilgi için tıklayın