Deprem

Yer sarsıntısı ya da zelzele olarak da adlandırılan deprem, yer kabuğundaki enerjinin bir anda ortaya çıkması sırasında hissettiğimiz sarsıntıdır.

Dünyamız, canlı bir organizma gibi sürekli dönüşmektedir. Yerkabuğu, bir yandan soğumaya devam ederken, bir yandan da şekil değiştirmektedir. Bu şekil değiştirme aktiviteleri sırasında yeryüzünün kilometerlerce derininde kırılmalar yaşanmakta ve bu kırılmaların yol açtığı sarsıntılar deprem olarak hissedilmektedir.

Deprem aktiviteleri ile yanardağlar genelde birbiriyle ilintili olarak görünürler. Gezegenimizin hammaddesi olan mağma sıvı durumdadır. Yerkabuğunun kırılması sırasında kendine çıkış yolu bulan mağma, yanardağ olarak ortaya çıkmaktadır. Daha sonra mağmadan boşalan boşlukların yarattığı kırılganlık depremleri doğurmaktadır. Bu yüzden sönmüş bile olsa yanardağların bulunduğu coğrafyalarda depremler görülür.

Ülkemizdeki depremlerin en büyük sebebi, Afrika anakarasının yılda 3-4 cm kuzeye kaymasıdır. Bu kaymanın fay hatlarında biriktirdiği enerji, kırılmalara ve sarsıntılara yol açmaktadır.

Depremlerin şiddetleri Richter Ölçeği ile tanımlanır. Depremin yol açtığı zarar çoğunlukla, depremin şiddeti, yer yüzeyinden ne kadar derinde olduğu, saat kaçta olduğu, kaç saniye sürdüğü, yerleşim yerlerine uzaklığı ve yerleşiklerin depreme karşı ne kadar tedbirli olduğuyla ilişkili olarak değişir.

17 Ağustos 1999 depremi ülkemizdeki en yıkıcı deprem olmuştur.

Güncel deprem verilerine aşağıdaki sitede ulaşılabilir;
http://www.koeri.boun.edu.tr/scripts/lst9.asp
22.07.2017 Geni
daha iyi hizmet verebilmek için çerez (cookie) kullanıyoruz. detaylı bilgi için tıklayın