Entelektüeller

Düşünce ve eylem konusunda yıllar boyu yaşadığım ikilemde, düşünce tarafını hep kendime yakın bulmuşumdur. Ancak bazı konularda az da olsa bilgi sahibi insanların sık sık "entel" olarak, biraz da dalga geçer biçimde tarif edilmesi bana tedirginlik yaşatmıştır. Acaba düşünmeye zaman ayırıp eylemden tamamen koparsam, sakalı, piposu, fuları ile sadece görüntüsü modern ama bilgisi bölük pörçük olduğu için konulara derinlemesine hakim olamayan, genellikle farklı görüntüsünü de sadece toplumda statü sağlamak ya da kız tavlamak için kullanan ve gerçekte entelektüel birikimle alakası olmayan tiplerden olmamaya karar verdim. Yarım bilgi sahibi anlamına gelen yarı aydın tanımını bu "entel" arkadaşlar için kullanmak gerekiyordu. Ancak kendi olmak istediğim aydın kişi yani Entelektüel kimdi? Bunu sorgularken aydın kişi ile entelektüel'in de aynı olmadığını fark ettim. Yani mesleki ve akademik bilginin olması bir kimsenin entelektüel olmasına yetmiyordu.
1965 doğumlu, Çerkes asıllı Türk yazar Erol Anar, bu konuda tanım ve açıklamalar getirmiş bir yazısında. Anar, bu yazısında aydın kelimesini Entelektüel kelimesinin karşılığı olarak kabul etmiyor. Aydının daha çok yerel ve sınırlı bir kavram olduğunu düşünüyor. Entelektüeli ise kavramlardan yola çıkarak, sistemi sorgulayan ve olayları yorumlarken boyut katan insan olarak görüyor. Aslında aydın kelimesinin ortamla ilgili bir tanım olduğu çok açık, zira eğitim seviyesinin düşük olduğu taşrada, hekim, avukat gibi meslek sahipleri de aydın olarak kabul edilir ve bu, onların entelektüel olduğunu göstermez. Bu anlamda Anar'a göre entelektüel, toplumun önünde olmalı, eleştirel yaklaşımı, toplumun sosyal sorunlarına, geçici siyasal ve ekonomik şartlardan bağımsız, hukuk, din ve bilim alanlarında evrensel değerleri temsil eden çözümler getirmelidir.
Tarihte entelektüellik kavramını eski Yunan filozofu Sokrates ile başlatabiliriz. Bu filozof, döneminde fikirlerin toplumda bir tür pazar yerinde açıkça tartışılıp kabul edilip, reddedilmesini (bir nevi alınıp, satılmasını) savunan Sofistleri redederek, bu konuda, yani fikirler ve değerler konusunda söz sahibi bir tekel oluşturmak gerektiğini savunmuş, bu şekilde belki de tarihte ilk entelektüel olmuştur. Sokrates'in bu tekelciliği onun hakkında pek hayırlı sonuçlanmasa da (ya da belki de daha hayırlı olmuş olabilir,) entelektüellerin fikirleri kendi aralarında tartışma, fazla toplumla muhatap olmama gibi özellikleri vardır. Bu tür entelektüellere, kendisi ile tartışmaya kalkan bilgisi yetersiz kişilere esprili bir şekilde "Çok cahilsin, keşke ölsen" demiş olan İlber Ortaylı, önek gösterilebilir. Aslında tekelci olmayan ve gerçekte öğrencileri ile sürekli bir iletişim içerisinde kendi tabiriyle Türk entelijansiyasını oluşturmaya çalışan Ortaylı, popüler bir entelektüeldir.
Batıda ise akademik camiadan ayrı olarak entelektüelliğin ele alındığı çalışmaları 19. yüzyıldan itibaren görüyoruz. Bu dönemde okur yazar olma ve bundan bir adım ötesi Fransızca "belleterist" olarak adlandırılan mektup yazan olma özellikleri Entelektüellikle eşdeğerdi. Marx ve takipçileri, Rus devrimci Lenin, İtalyan komunist Gramsci, entelijansiyanın, topluma karmaşık sosyalist fikirleri anlatma ve toplumda düşünsel devrimi gerçekleştirme görevleri olduğundan söz etmişler fakat kendileri eleştirilmeye başlayınca Troçki, Gogol, Tolstoy gibi entelektüelleri hapse atmak, sürgüne göndermek gibi eylemlerden çekinmemişlerdir.
1920 basımı "Bir Entelektüelin Evrimi" adlı kitabında, yazar John Middleton Murry, okur yazar, mektup yazan, entelijansia mensubu bu insanların tarih boyunca dönüşümünü ele almaktadır. Modern kapitalizmin babası sayılan Milton Friedman ise iş adamlarını ve entelektüelleri aynı derecede,ancak zıt yönlerden, kendi savunduğu liberalizme karşı olduklarını iddia etmektedir. Ona göre iş adamları devletten ayrıcalık beklerler, entelektüeller ise genellikle sosyalist fikirleri savundukları için serbest ekonomilere karşıdırlar.
Son olarak belirteceğim, Paul Johson ise, 1988 yılı basımlı “Intellectuals” (Entelektüeller) adlı kitabında, Fransız devriminin düşünsel babalarından Jean-Jacques Rousseau’yu ilk modern entelektüel olarak nitelemiştir. Johnson bu kitabında, Marx, Ibsen, Tolstoy, Hemingway, Bertrand Russell, Brecht, Sarte, Norman Mailer, Noam Chomsky gibi entelektüelleri incelemiş. Batı dünyasının değerler sisteminin nasıl oluştuğunu, kimlerin bu değerler sistemini düşünsel olarak ayakta tuttuğunu merak edenler bu kitapta tarihin önde gelen entelektüelleri hakkında bilgiler bulabilir.
07.09.2018 geronimo
1 1
daha iyi hizmet verebilmek için çerez (cookie) kullanıyoruz. detaylı bilgi için tıklayın