İki kişi ama tek fikir, Kadın ve erkek ilişkisi üzerine...

Haksız mıyım!!!!!
Kazak almak için bir mağazaya girmiştim sanırım kış aylarının başıydı. Ben bakarken yanıma bir kadın geldi o da bakmaya başladı. Onun arkasından da bir adam geldi kadını beklemeye başladı. Kadın döndü "şunu mu deneyim şunu mu" diye sordu. Adam hayatımda duyduğum en iğrenç kahkahayı patlatıp "ne fark eder ikiside yakışmayacak sana" diye cevap verdi.

Kadın ile göz göze geldik o an. Kızardı, gözleri doldu, elindekileri bırakıp oradan gitti. Peşinden gidip sarılmak istedim kadına, "üzülme ne olur çok güzelsin" diye teselli etmek istedim ama yapamadım işte.

Bir arkadaşım anlatmıştı yine. Eşinin kendisini devamlı başka adamlar ile kıyasladığını, dizilerde gördüğü adamları örnek gösterip "bak şunlar gibi ol" dediğini, en ufak hatasında onu beceriksiz, işe yaramaz ve kötü baba olmak ile suçladığını ve bunun kendisini çok yorduğunu söylemişti.

Evliliklerin bitme sebeplerinin temel nedenlerine baktığım zaman hep "beklenti" eşiğinin fazla tutulmasından dolayı olduğunu görüyorum. İnsanlar artık "en iyisini" kendisinin hak ettiğini düşündükleri için evin içinde de en iyisi (!) dolaşsın istiyorlar.

Koridorda Adriana Lima ile karşılaşmak isteyen adamların da hallice olmaları ayrı ironi, Vehbi Koç gibi başarılı adam bekleyen kadınların da en büyük başarısının biten şampuana su koymayı akıl etmesi ayrı ironi.

Bir çocuğun çizdiği resime "bu ne kadar kötü bir resim, hiç o dağlar kırmızı olur mu, kalem öyle mi tutulur, hem sen neyi becerebiliyorsun ki zaten" dediğiniz zaman mı yoksa, "dağların kırmızı olabileceği hiç aklıma gelmemişti ne güzel hayal gücün var, kalemi şöyle tutsan sanki daha güzel şeyler ortaya çıkacak" diye motive etmek mi onun başarısına katkı sağlar?

Biz genelde birinciyi seçiyoruz. Karısının fazla kilosundan şikayetçi olan "hayvan gibi oldun" diyerek ona kilo verdireceğini zannediyor. Ya da kocasının sorumsuz olmasından şikayetçi olan kadın "bi işi de düzgün yap" dediği zaman adama o gün bir aydınlanma geleceğini falan düşünüyor.

İletişim kurmayı bilmiyoruz toplum olarak. Okullarda yabancı dil dersinin yanına gönül dilini de eklemek lazım belkide. Çünkü en yabancısı olduğumuz konu artık gönül almak oldu.

Gönül gözü, ruh gözüdür. Birbirine empati yapabilen insanlar sorunlarını çözerken hiç zorlanmayacaklar. Egolarınızın kurbanı olmayın, hep bencil olursanız bir süre sonra tahammül kalmayacaktır.

Verdiğiniz değerin egonuzdan yüksek olduğunu zannederek yanılıyorsunuz. Hiç durup düşünmeden sadece talep etmek aslında kendinizi kandırmaktır.

Empati yapmak, orta yolu bulmak için yılmadan konuşmak tek çözüm yolu. Hayat zaten yorucu, diğer insanları yormak yerine konuşmayı ve denemeyi istemeyi bilmek zorundayız.

Düşünsenize doğa bitti, hayat saçma sapan hale geldi, içine kapanık ve kötü bir nesil geliyor. Daha ne kadar insanları kötü göreceksiniz?

Artık genç değilsiniz. Yaşlandığınızda iki kişinin bir olması çok önemlidir. Güzel şeyleri talep etmek elbette hakkınız ama onlara ulaşmak için sizinde karşınızdaki kişi kadar koşmanız gerekir!

Çok zor değil, sadece biz olmayı isteyin! Taraf olmak zorunda değilsin, değiliz! İki kişi tek olduğu zaman hayat daha güzel olacak emin olun...

Karşınızdaki kişiyi anlamadan, neden bu şekilde davrandığını çözmeden yıkmak sadece tembellik. Yeni tur yeni şans sadece RULET masasında olur, oysaki hayat KUMAR değil!

Sabrınıza sarılın, Egonuza değil!!!
06.08.2020 darkboss
1
daha iyi hizmet verebilmek için çerez (cookie) kullanıyoruz. detaylı bilgi için tıklayın