Kimdir bu Latinler?

Latin alfabesi, uygarlığı, Latince ve Latin Amerika gibi sözleri sıklıkla duyduğumuz halde bunların kim olduğu, nereden geldiği, ve sonra ne oldukları konusunda fazla bir fikir sahibi değiliz çoğumuz. Biyoloji, tıp ve eczacılık okuyanlar, mesleki nedenlerle öğrenmek zorunda oldukları Latinceyi pek hayırla anmasa da, merak edip araştıranların, derinliğini gördüklerinde etkilendiği bir uygarlıktan bahsediyoruz. Ülkemizi en çok ilgilendiren kısmı alfabeleri olsa da (ki onun da kökeni konusu için "Türklerin yazıyı icat etmiş olma olasılığı" başlıklı yazıma bakabilirsiniz) batı dünyası için Latin uygarlığı çok önemli bir temel teşkil etmektedir. Batıyı kısaca eski ve yeni batı diye iki gruba ayırırsak, onları da kuzey ve güney olarak kendi içlerinde sınıflandırırsak 4 ana grupta ülkeler ve insanlarla karşılaşırız. Bunlar içinde eski batının güneyinde kurulmuş olan Roma imparatorluğu, Latinlerin ilk görüldüğü yerdir. Romanın küçük bir şehir devletinden, Asya hariç bilinen dünyayı neredeyse tamamını kaplayan bir imparatorluğa dönüşmesi de başta Latince dili olmak üzere Latin alfabesi ve tüm uygarlığının tüm dünyaya yayılmasına yol açmıştır. Orijinal Latinceye en çok benzeyen diller İtalyanca ve İspanyolca olmakla birlikte, Portekizce, Romence, Arnavutça, Fransızca, İngilizce ve hatta bir ölçüde Almanca dahi Latin kökenli diller arasında sayılmaktadır. Latinlerin büyük ölçüde Afrika'dan geldiği kabul edilmekle birlikte, kökenlerini Hindistan'a kadar dayandıran teoriler mevcuttur. Latinler Roma imparatorluğunun kurucu unsurları olmakla birlikte, askeri, siyasi ve sanatsal kültürlerini büyük ölçüde aldıkları Etrüskler onlardan önce İtalya'nın kuzeyinde yaşamaktaydı. 300 yıl boyunca defalarca savaştıkları, Roma'nın egemenliğini kabul etmek zorunda kalsalar da, son kralları Tarquin'in ölümüne kadar ayaklanmaya ve Latinleri askeri önlemler almaya zorlamışlardır. Belki de Latin uygarlığı, daha sonra bir imparatorluğa dönüşecek olan devletlerinin yenilmezliğini, çok güçlü düşmanları olan Etrüsklerden almıştır. Sonuçta daha acımasız, devlet yönetiminde daha etkin, sanat ve iyi yaşam yerine, askerlik ve disipline önem veren Latinler Roma imparatorluğunun başında dünyanın hakimi olmuşlardır. Bilimde Antik Yunanlılardan, Sanatta ise Etrüsklerden etkilenen bu uygarlık, kuruluş hikayesini bile Türklerin kuruluş efsanesinde yer alan bir Kurt tarafından emzirilmiş insan kavramından almıştır. Romüs ve Romülüs kardeşlerin Tiber ırmağı kıyısında hayatta kalmaları, ve sonra bir devlet kurmaları, Etrüsklerden duydukları ve kökeni de Orta Asyaya dayanan Kurt anne efsanesi olabileceği bir çok kaynakta dile getirilmektedir. Sonuçta biraz Afrikalı, biraz Hintli, biraz da Etrüsk (belki de Türk) olan bu millet, bilimde, mimaride, sanatta ve devlet yönetiminde, yeryüzündeki en büyük ilerleme ve genişlemelere imza atmıştır. Daha sonra genişleyen imparatorlukları Avrupanın Kuzeyini kapladığında, batıda İngiltereye kadar tüm Eski Dünyayı kendi egemenlik alanı haline getirmişlerdir. Batı Roma uygarlığı 476 yılında yok olduğunda, daha Yunan ağırlıklı Doğu Roma 1453'e kadar devam etmiş, ancak onlar da daha doğudan gelen Türkler karşısında tutunamayarak yok olmuşlardır. Uygarlıklarının doruğundayken daha çok askerlik, siyaset ve tarihten oluşan bilgi birikimleri, benimsedikleri din olan hristiyanlığın katolik mezhebinin de etkisiyle önce dini ağırlıklı bir nitelik taşımıştır. Daha sonra çöken Batı Roma'nın mirasına sahip olan devletler farklı diller konuşmaya başlasa da yeni edindikleri bilgileri aktardıkları dil yani (Lingua Franca) Latince olmuştur. Bu yüzden son 1-2 yüzyıla kadar Batı toplumlarında ana dilleri dışında Latince öğretmek bir eğitim geleneğiydi. Şu anda sadece tıp, biyoloji ve eczacılık gibi spesifik alanlarda öğretilen Latince, ölü bir dil olarak diller mezarlığına kaldırılabilir. Ortaçağa geri dönersek, 1492'de Amerika kıtasının keşfi ile Yeni Dünyada Latinler önemli bir genişlemeye son olarak imza attılar. Bugün o tarihlerde Cortez tarafından işgal edilen Güney Amerika'ya Latin Amerika denmesinin sebebi budur. İspanyolların işgal ettikleri ülkelere zorla benimsettikleri Latin değerleri, din, kanun, müzik ve dilleri bugün o toprakların hakim kültürüdür. Kuzey Amerika'daki Latin uygarlığı ise çok daha dolaylıdır. Anglo Sakson etkisiyle yumuşatılmış ve Kuzeyli kültürüyle ve Yerli halklarla harmanlanmış bir Kuzey Amerika'nın belki de sadece alfabesi Latindir. Ancak Meksika ve tüm orta/güney Amerika'dan kuzeye akan göçmenler ABD'nin kültürünü de Latinleşme yönünde etkilemektedir. Dünya'ya damgasını vurmuş bu uygarlık ve kültürün, sadece İspanyollardan oluşmadığını ve köklerinin çok derinlerde olduğunu bilmek bugünün Dünyasında olup bitenleri anlamamıza yardım eder. Bu derin kökleri düşünmek istemeyenleri bile Latin dansları ve müziği her zaman duygusal olarak etkilemeye devam edecektir.
04.09.2018 geronimo
1
daha iyi hizmet verebilmek için çerez (cookie) kullanıyoruz. detaylı bilgi için tıklayın