Matematik

Eski Yunancada ''matesis'' kelimesi matematik kelimesinin köküdür ve ''ben bilirim'' anlamına gelmektedir. Daha sonradan sırasıyla bilim, bilgi ve öğrenme gibi anlamlara gelen ''máthema'' sözcüğünden türemiştir. Matematik sözcüğü Türkçeye Fransızca ''mathématique'' sözcüğünden gelmiştir.
Matematik , birkaç cümle ile tanımlanamaz. Evrensel bir dil olduğu kesindir. Resim ve sanat ve de özellikle müzik matematiğin bir yönüdür. ''Tabiatın dili matematiktir'' de Gallileo. Matematik, ardışık ve yığmalıdır, birbiri üzerine kurulur. Varlıkların kendileriyle değil, aralarındaki ilişkilerle ilgilenir. Bir çok bilim dalının kullandığı bir araçtır. İnsan yapısı ve insan beyninin yarattığı bir soyutlamadır, bir düşünce biçimidir, mantıksal bir sistemdir.
Cebir, geometri, aritmetik, istatistik, uzay matematiği, trigonometri gibi bilim dallarına ve daha da fazlasına ayrılsa da, soyut,somut ve uygulamalı matematik olarak ancak acizane genelleme yapabileceğimiz ana bilim dalıdır matematik. Yaşamın, uzayın , kainatın ve var olmanın ta kendisidir. Doğruluğu kesindir.
Bilinen eserler incelendiğinde en eskilerinden olan Tales, Pisagor, Öklid, Arşimed, Apollonius, Hipparchos, Menaleas, İskenderiyeli Heron, Batlamyos ve Diophantos sayılabilir. Batı Dünyası matematikçilerinden; Johann Müler , Cardano, Decartes, Fermat, Pascal, Newton , Leibniz, Mac Loren, Bernoulli'ler gibi matematiçilerin sistemlerini, çeşitli kavram ve teoremlerini bilmekteyiz.
Ayrıca pek de bahsedilmeyen ama görmezden gelemeyeceğimiz Türk- İslam matematikçileri de çeşitli kavram ve teoremler kazandırmışlardır. Dünyada ilk cebir kitabı yazanın Harezmi , trigonometrinin temel bilginlerinden olan sinüs ve cosinüs tanımlarını ilk açıklayan El-Battani , tanjant ve cotanjant tanımları ile ilgili temel bilgileri Ebu'l Vefa , Pascal'a izafe edilen ve cebirde önemli kuralları ihtiva eden "Binom Formülünün" Ömer Hayyam'a ait ve Kepler'in araştırmalarına rehberlik edenin İbn-i Heysem olduğunu belirtebiliriz. Ayrıca Sabit bin Kurra için "Türk Öklid'i" bilim dünyasının en büyük alimi, Beyruni için "Onuncu Yüzyıl Bilgini", ünlü Türk hükümdarı Uluğ Bey için "On Beşinci Yüzyıl Bilgini" öğrencisi Ali Kuşçu için "On Beşinci Yüzyıl Batlamyos'u" dendiğini de söylemek gerekir.
Matematiğin Temel İlkelerinden biraz bahsedecek olursak; matematikte, bir teorem, başka teoremlerle, o teoremler de başkalarıyla İspat edilir. Her şeyi ispat için, imkansız olan, bir sonsuz geriye gitme lazım geldiğinden, ister istemez bir yerde durmak gerekmekte. Şu halde, nasıl ki, tanımlanamayan şeyler varsa, öylece ispat edilmeyen şeyler de vardır. İspat edilemeyen bu gibi şeylere, matematikte prensipler adı verilir. Gerçi, prensipler ispat edilemezler, fakat her şey bunlara dayanılarak ispat edilir. Bunların ispatsız kabul edilmelerinin sebebi budur.
Örnekleyecek olursak; matematiğe ait, sistematik eserler meydana getiren Eski Yunan matematikçileri, bazı hükümleri ispatsız kabul etmek lazım geldiğinin farkına varmışlardır. Bunlardan Öklid, ''Elementler'' adlı eserinin başında, bu gibi hükümleri ifade etmiştir. Bunlara da, ''Kabulü istenen Şeyler'' adını vermiştir. Zamanla, bu kabulü istenen şeylerin sayısı değişmiştir. Örneğin, 19. yüzyıla kadar, matematikçiler, Öklid'in ispatsız kabul ettiği ve ''Öklid Postülatı'' denilen ''Bir doğrunun dışındaki bir noktadan, o doğruya yalnız bir paralel doğru çizilebilir'' şeklindeki hükmünü ispat etmeye çalışmışlardır. Fakat, daima ispatsız birtakım hükümler, yeni yeni prensipler kabul edilmiştir.

Matematikten bahsedip de Atatürk' ten bahsetmemek belki de ona en büyük saygısızlık olur. “Müsellesin, zaviyetan-ı dahiletan mecmu’ü 180 derece ve müselles-i mütesaviyü’l-adla, zaviyeleri biribirine müsavi müselles demektir.” yerine “Üçgenin iç açıları toplamı 180 derecedir ve eşkenar üçgen, açıları birbirine eşit üçgen demektir.” dememizi Atatürk’e borçluyuz.
Atatürk’ün geometri kitabı,44 sayfalık bir geometri kitap.1937’de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yazar adı konmadan yayınlanmış, 1971 yılında da ikinci bir baskısı Türk Dil Kurumu tarafından çıkarılmıştır. Kitapta yer alan, günümüzde de kullanılmakta olan pek çok terim, Atatürk tarafından türetilmiş. Tablodan da görülebileceği gibi bugün kullandığımız matematik terimlerinin hemen hemen tamamı Atatürk tarafından türetilmiş. Atatürk’ün önerdiklerinden sadece “varsayı, pürüzma, dikey üçgen, dikey açı, tümey açı, imsiy, ökül, yüre” terimleri yerine, bugün sırasıyla “varsayım, prizma, dik üçgen, dik açı, tümler açı, benzerlik, tüm/bütün, küre” terimleri kullanılıyor.

Osmanlıcası - Atatürk’ün önerdiği...
Bu’ud - boyut
mekan- uzay
satıh- yüzey
kutur - çap
nısf-ı kutur - yarıçap
kavis - yay
muhit-i daire - çember
mümâs - teğet
zâviye - açı
re’sen mütekabil zâviyeler - ters açılar
zâviyetan’ı mütabâdiletân-ı dâhiletan - iç ters açılar
kaaide - taban
ufkî - yatay
şâkulî - düşey
amûd - dikey
zâviyetân-ı mütevâfıkatân - yöndeş açılar
va’zîyet - konum
mustatîl - dikdörtgen
muhammes - beşgen
müselles-i mütesâviyü’l-adlâ’ - eşkenar üçgen
müselles-i mütesâviyü’ssâkeyn - ikizkenar üçgen
şibh-i münharif - yamuk
mecmû - toplam
nisbet - oran
tenasüb - orantı
mesâha-i sathiyye - alan
müştak - türev
müsavi - eşit
mahrut - koni
faraziye - varsayı
hat - çizgi
mukavves - eğri
seviye - düzey
dılı - kenar
muvazi - paralel-koşut
menşur - pürüzma
hattı mail - eğik
veter - kiriş
re’s - köşe
zaviyei hadde - dar açı
hattı munassıf - açıortay
muhit - çevre
kaim zaviyeli müselles - dikey üçgen
tamamlıyan zaviye - tümey açı
murabba - kare
mümaselet - imsiy
umumi totale - ökül küre - yüre

Savaş alanlarında dahi dil ve matematik alanlarında çalışmalarını yapan ve notlarını alan Atatürk; üniformayı sırtından atıp Cumhuriyeti ilan ettikten hemen sonra ilk işi , karatahtanın başına geçmek olmuştur. Dünyada sadece ona bahşedilen ''başöğretmen'' ünvanını sonuna kadar hak etmiştir.


22.07.2017 Bourbonur
1 2 1
daha iyi hizmet verebilmek için çerez (cookie) kullanıyoruz. detaylı bilgi için tıklayın