Bir ülke, bölge veya sosyoekonomik ortamda mal ve hizmetlerin karşılığının, borç ve vergi hesaplanmasında ve ödenmesinde kullanılan herhangi bir nesne ya da değiştirilemeyen, kontrol edilebilir kayıt. Üç ana fonksiyonu vardır;
İlk olarak değişim aracını ele alalım;
Bir mal veya hizmetin karşılığında sizin sağlayabileceğiniz bir mal ve hizmet varsa bunları değiştirmekte para kullanarak değişimin karşılıklı olma zorunluğunu ortadan kaldırıyorsunuz. Yani siz ayakkabı üretiyorsanız ve manavdan sebze almak istiyorsanız, manavın ayakkabıya ihtiyacı olmasına gerek kalmıyor. Değişimi para üzerinden yapıyorsunuz, ayakkabıya ihtiyacı olan gelip size para veriyor ve siz de onu sebze almak için götürüp manava veriyorsunuz, o da diyelim ki sizden ayakkabı alan avukata (ya da dişçiye, kuaföre vb.) işi düştüğünde hizmet alabilmek için götürüp parayı ona veriyor. Biraz basitleştirilmiş olarak paranın sirkülasyonu bu şekilde.
Paranın ikinci önemli fonksiyonu değer ölçüsü olmasıdır;
Ürettiğiniz veya sahip olduğunuz mal ve hizmetleri hesaplamakta parayı bir değer ölçüsü olarak kullanabiliyorsunuz. Yani sizin için çok değerli bir ev başkası için aynı değere sahip olmayabilir. Ancak satmak isterseniz alıcı ile anlaşmanız gereken konu o evin kaç para ettiği ve bu paranın ödenmesinin nasıl olacağıdır. Benzer şekilde bir ülkede insanların veya kurum/kuruluşların kazandığı veya sahip olduğu varlıkların ne kadar değeri olduğu yine para birimi cinsinden ölçülmektedir. Kazançlara göre vergi hesaplanabilmekte ve bunlar da para birimi cinsinden ödenmektedir.
Üçüncü fonksiyon ise değer saklama fonksiyonu;
Diyelim ki siz bir mal ve hizmeti ürettiniz ve sattınız, ancak yakın zamanda bir ihtiyacınız yok. Parayı saklayıp ileride olabilecek ihtiyaçlarınız için kullanabiliyorsunuz. Emeklilik veya zor günler için bir kenarda saklanan para işte tam da bu işe yarıyor.
Bunların dışında tüm tarafların mutabık olmadığı bir fonksiyonu daha var paranın o da ertelenmiş ödeme standardı olması. Burada da parayı borç olarak alıyorsunuz, ya da bir mal veya hizmeti daha sonra ödemek üzere anlaşıyorsunuz. Bu durumda ne zaman ne kadar ödeme yapacağınızı para birimi üzerinden hesaplıyorsunuz. Her zaman aldığınız borç ile yaptığınız ödeme aynı olmayabilir. Vade farkı terimi bu anlama geliyor. Bir de eğer para, enflasyon sebebiyle değer kaybediyorsa değer saklamakta yerini altın, gayrimenkul gibi araçlar almaktadır.
Tarihsel olarak paranın gelişimi de şu sırayı takip etmiştir;
İlginç olansa bu para sistemlerinin çoğu şekil değiştirerek de olsa bir arada kullanılmaya devam etmiş olmasıdır. Ortadoğu'da M.Ö. 3000 yıllarında kullanılmaya başlayan 160 arpa tanesine eşdeğer şekel, daha sonraları kullanılan dirhem gibi ağırlık ölçüleri, Afrika ve Güney Asya'da kullanılan deniz kabukları emtia para örnekleri sayılabilir. Değerli metallerin üzerine kraliyet damgası vurulması ile oluşturulan ilk para sistemini, tarihçi Heredot'un kayıtlarına göre M.Ö. 600 yıllarında batı Anadolu'da Lidyalılarda görüyoruz. Temsili para ise karşılığı altın olarak tutulan banknotlar olarak Ortaçağ Avrupasında karşımıza çıkıyor. Bunun da Marko Polo gibi gezginlerin Çin'de çok önceden beri kullanılan kağıt paralar konusunda yazdıklarından kaynaklandığı söylenebilir. İkinci Dünya Savaşı'na kadar durum bundan ibaretken, savaş sonrasında Bretton Woods Konferansında toplanan ülkeler, paralarını Amerikan Doları karşılığı basmaya, Doların da karşılığının altın olarak tutulmasına karar veriyorlar. Ancak 1971'de Dünya para birimi olan Dolar, altına dönüştürülebilme özelliğini durdurunca bir çok ülke paranın değerini dolar cinsinden belirlemeyi durduruyor (bizim gibi altın rezervleri olmayan ülkeler için durum iç açıcı olmuyor tabi ki). Bugün itbariyle sahip olunan paranın büyük oranı (%90'ından fazlası) bankalarda birer kayıt olmaktan öte değildir. Yani sahip olduğunuz paranın banka kayıtlarında sizin adınıza saklanması dışında fiziksel bir varlığı yoktur. Bu paralara da banka parası ya da kaydi para denilmektedir.
2009'dan beri dünyada hükümetlerin destekledikleri, vergilerle ve para politikaları ile değerini korudukları (aslında karşılığı olmayan) ulusal para birimlerine alternatif bir para sistemi giderek ağırlığını hissettirmeye başlamış durumda. Bu sistem Blockchain temelli kriptoparalar. Kriptoparalar paranın sahip olduğu bölünebilirlik, kolay taklit edilememe, kolay taşınabilme gibi özellikleri fazlasıyla sağlamasına rağmen volatilite denen aşırı çalkantılı değere sahip olmasından dolayı henüz yeterli yaygınlığa sahip olmamıştır. Ancak sınırlar ötesi olma, akıllı kontrat özellikleri, sansürlenemez olmaları ve dağıtılmış kayıt özelliğinin çok güvenli olması ve ayrı bir aracı gerektirmemesi nedeniyle mevcut para sistemlerinin yanında giderek daha fazla kullanılacakları düşünülmektedir.
- Değişim aracı
- Değer ölçüsü
- Saklama aracı
İlk olarak değişim aracını ele alalım;
Bir mal veya hizmetin karşılığında sizin sağlayabileceğiniz bir mal ve hizmet varsa bunları değiştirmekte para kullanarak değişimin karşılıklı olma zorunluğunu ortadan kaldırıyorsunuz. Yani siz ayakkabı üretiyorsanız ve manavdan sebze almak istiyorsanız, manavın ayakkabıya ihtiyacı olmasına gerek kalmıyor. Değişimi para üzerinden yapıyorsunuz, ayakkabıya ihtiyacı olan gelip size para veriyor ve siz de onu sebze almak için götürüp manava veriyorsunuz, o da diyelim ki sizden ayakkabı alan avukata (ya da dişçiye, kuaföre vb.) işi düştüğünde hizmet alabilmek için götürüp parayı ona veriyor. Biraz basitleştirilmiş olarak paranın sirkülasyonu bu şekilde.
Paranın ikinci önemli fonksiyonu değer ölçüsü olmasıdır;
Ürettiğiniz veya sahip olduğunuz mal ve hizmetleri hesaplamakta parayı bir değer ölçüsü olarak kullanabiliyorsunuz. Yani sizin için çok değerli bir ev başkası için aynı değere sahip olmayabilir. Ancak satmak isterseniz alıcı ile anlaşmanız gereken konu o evin kaç para ettiği ve bu paranın ödenmesinin nasıl olacağıdır. Benzer şekilde bir ülkede insanların veya kurum/kuruluşların kazandığı veya sahip olduğu varlıkların ne kadar değeri olduğu yine para birimi cinsinden ölçülmektedir. Kazançlara göre vergi hesaplanabilmekte ve bunlar da para birimi cinsinden ödenmektedir.
Üçüncü fonksiyon ise değer saklama fonksiyonu;
Diyelim ki siz bir mal ve hizmeti ürettiniz ve sattınız, ancak yakın zamanda bir ihtiyacınız yok. Parayı saklayıp ileride olabilecek ihtiyaçlarınız için kullanabiliyorsunuz. Emeklilik veya zor günler için bir kenarda saklanan para işte tam da bu işe yarıyor.
Bunların dışında tüm tarafların mutabık olmadığı bir fonksiyonu daha var paranın o da ertelenmiş ödeme standardı olması. Burada da parayı borç olarak alıyorsunuz, ya da bir mal veya hizmeti daha sonra ödemek üzere anlaşıyorsunuz. Bu durumda ne zaman ne kadar ödeme yapacağınızı para birimi üzerinden hesaplıyorsunuz. Her zaman aldığınız borç ile yaptığınız ödeme aynı olmayabilir. Vade farkı terimi bu anlama geliyor. Bir de eğer para, enflasyon sebebiyle değer kaybediyorsa değer saklamakta yerini altın, gayrimenkul gibi araçlar almaktadır.
Tarihsel olarak paranın gelişimi de şu sırayı takip etmiştir;
- Emtia para
- Değerli metal sikkeler
- Temsili para
- Kağıt para
- Banka parası
İlginç olansa bu para sistemlerinin çoğu şekil değiştirerek de olsa bir arada kullanılmaya devam etmiş olmasıdır. Ortadoğu'da M.Ö. 3000 yıllarında kullanılmaya başlayan 160 arpa tanesine eşdeğer şekel, daha sonraları kullanılan dirhem gibi ağırlık ölçüleri, Afrika ve Güney Asya'da kullanılan deniz kabukları emtia para örnekleri sayılabilir. Değerli metallerin üzerine kraliyet damgası vurulması ile oluşturulan ilk para sistemini, tarihçi Heredot'un kayıtlarına göre M.Ö. 600 yıllarında batı Anadolu'da Lidyalılarda görüyoruz. Temsili para ise karşılığı altın olarak tutulan banknotlar olarak Ortaçağ Avrupasında karşımıza çıkıyor. Bunun da Marko Polo gibi gezginlerin Çin'de çok önceden beri kullanılan kağıt paralar konusunda yazdıklarından kaynaklandığı söylenebilir. İkinci Dünya Savaşı'na kadar durum bundan ibaretken, savaş sonrasında Bretton Woods Konferansında toplanan ülkeler, paralarını Amerikan Doları karşılığı basmaya, Doların da karşılığının altın olarak tutulmasına karar veriyorlar. Ancak 1971'de Dünya para birimi olan Dolar, altına dönüştürülebilme özelliğini durdurunca bir çok ülke paranın değerini dolar cinsinden belirlemeyi durduruyor (bizim gibi altın rezervleri olmayan ülkeler için durum iç açıcı olmuyor tabi ki). Bugün itbariyle sahip olunan paranın büyük oranı (%90'ından fazlası) bankalarda birer kayıt olmaktan öte değildir. Yani sahip olduğunuz paranın banka kayıtlarında sizin adınıza saklanması dışında fiziksel bir varlığı yoktur. Bu paralara da banka parası ya da kaydi para denilmektedir.
2009'dan beri dünyada hükümetlerin destekledikleri, vergilerle ve para politikaları ile değerini korudukları (aslında karşılığı olmayan) ulusal para birimlerine alternatif bir para sistemi giderek ağırlığını hissettirmeye başlamış durumda. Bu sistem Blockchain temelli kriptoparalar. Kriptoparalar paranın sahip olduğu bölünebilirlik, kolay taklit edilememe, kolay taşınabilme gibi özellikleri fazlasıyla sağlamasına rağmen volatilite denen aşırı çalkantılı değere sahip olmasından dolayı henüz yeterli yaygınlığa sahip olmamıştır. Ancak sınırlar ötesi olma, akıllı kontrat özellikleri, sansürlenemez olmaları ve dağıtılmış kayıt özelliğinin çok güvenli olması ve ayrı bir aracı gerektirmemesi nedeniyle mevcut para sistemlerinin yanında giderek daha fazla kullanılacakları düşünülmektedir.
27.08.2018 geronimo