Covid 19 Salgınının Türkiye'deki durumuna bakış - Haziran 2020

2019 - 2020 coronavirus salgını ile ilgili karışık haberler duyuyoruz. Kafamız karışıyor. Durumu özetleyeyim.

Birkaç hafta öncesine kadar tüm vakaların %60'ı İstanbul idi. Sonra bizde sayılar azaldı. Hastaneler boşaldı, bizim filyasyon listelerimiz azaldı.

1 ay önce izlem listemde aktif 21 pozitif hasta, toplamda da 37 pozitif hastam vardı. 4.000 nüfuslu bir aile hekimiyim. Aynı dönemde 750 bin nüfuslu Ordu ilinde 250 kadar pozitif hasta vardı.

İki haftadır listemde 1 pozitif vak'a var ve toplam hastam 50'yi geçmedi. Bir günde 8 pozitif vak'a düştüğü oldu listeme. Ordu ilinde 2 Haziranda bir günde 7 pozitif vak'a oldu ve sokaklarda maske takın diye polis anons yapmaya başladı.

İstanbul'un %60 oranı şu anda %10 civarına düşmüş olmalı. Bir benzer yoğunluk İzmir vak'aları idi. Elimizde il il veri yok ama sağlık çalışanları ve küme vak'a haberlerinden gidişi izleyebilirsiniz. Başta hep İstanbul ve İzmir'den sağlık çalışanı hastalanması duydunuz. Ölen sağlık çalışanları da hep bu iki ildendi. Şimdi Anadolu'da kapanan hastane, kapanan eczane duyuyorsunuz. Başta İstanbul'dan bir apartman karantinaya alındı haberi duyuyordunuz, şimdi Kütahya'da bir yaylada 20 pozitif haberi duyuyorsunuz, ya da Diyarbakır'da bir köy kapatıldı.

Meseleyi anlatabildim umarım. Günde 4.000 vak'a varken onun 3.000'i İstanbul, 500'ü İzmir'di, 500'ü Anadolu. Şimdi günde 900 vak'a var. Bunun 100'ü İstanbul'dur. Haydi iyimser olsun 200'ü. İzmir ise anca 50 vak'a katar listeye. Yani 900'ün 650'si Anadolu. 500'den 650'ye çıktı yani Anadolu. Belki de biraz daha fazla.

Mesele ne derseniz. Salgının başında 10 Marttan 10 Nisana giden süreçte uzun ve yavaş bir kuyruk vardı. Anadolu şimdi o yavaş kuyrukta. İstanbul gibi ani patlama yaşaması doğal. O kuyrukta istanbul'da önlemler vardı. Anadolu'da yok.

Anadolu'dan arkadaşlar 3 ay önce biz ne görüyorsak onu söylüyorlar şimdilerde, biraz da panikle. Tebessümle izliyorum yazılanları. Endişeleri yüksek. Maske, el yıkama ve fiziksel mesafe bizi koruyor bunu biliyoruz. Korku ile uzak durarak mücadele edilmiyor. Hastalananlar CPR filan yapmıyorsa genel olarak sosyal ortamlardan aldı virüsü. Oralarda önlem alın.

Virüs her yerden bulaşmıyor. Kalabalıkları seviyor ve uzun süren kalabalıkları seviyor. Bulaşma kümeleri var. Yayladan boşuna gelmiyor haber. Dip dibe uzun vakit geçiriyorsunuz herkes aynı anda hastalanıyor. Sahiller, camiler, lokantalar, sağlık kuruluşları, uzun kalınan dükkanlar buralar riskli.

Bir başka risk de İstanbul'a geri dönmesi vak'aların. Ve bu sefer hastaneler odak noktası olabilir. Temiz hastane diye bir şey uydurmuşlar. Öyle bir şey olmaz. Randevulu, kalabalık olmadan, kümeleşmeye izin vermeden aylarca vakit geçirmemiz gerekecek. Tatil işini ne yaparız bilemiyorum. Biz rutinde kalabalık tatil ortamlarına girmiyoruz. Ama Bodrum - Çeşme sahilleri, sokakları İstanbul'a dönünce ne olur bilmiyorum.

Eylül, Ekim gibi okullar açılınca işler daha da karışacak çünkü virüsün yayılmasını önleyen en önemli toplum müdahalesi okulların kapanması idi. Toplumun daha %10'u bile hastalık geçirmedi. Hastalıkla tanışanların oranı okullar açılana kadar %30'u bulmaz gibi. İşte o zaman işler karışacak sanki.

İstanbul'da olmayan haber de olmaz. Bakalım bu ay nasıl geçecek? Karışık haberlerin sebebi, İstanbul ve İzmir'in çok sakinlemiş olması, diğer illerin ise daha yeni hareketlenmesinden gibi.

Özetle virüs uzun bir araya gelinen, kümelerden bulaşıyor. Herkes de yoruldu ve bıktı. İnsan bir halay çekmek istiyor. O nedenle yok virüs zayıfladı, yok sıcakla bulaşmayacak gibi kolaylaştırıcı laflar duyuyoruz. Ama gerçek öyle değil.

Ne virüs mutasyon geçirip zayıfladı, ne de ultraviyole bulaşı azaltır.

Herkese kolay gelsin.

Yazan
Doktor Emrah Kırımlı
11.06.2020 Geni
2
daha iyi hizmet verebilmek için çerez (cookie) kullanıyoruz. detaylı bilgi için tıklayın