Özel araç ile İzmir - Tiran yolculuğu

Uzun yıllardır Tiran'da yaşamaktayım. Gurbetçi bir Türk olarak, sık sık Türkiye'ye gitme ihtiyacı duyuyorum. 2 yıl önce oğlumuz hayatımıza katıldıktan sonra yaşam tarzımızda köklü değişiklikler oldu. Bunlardan bir tanesi de İzmir'e gidiş gelişlerimizle ilgili. Bu yazımda kendi arabamızla yaptığımız yolculuktan söz etmek istiyorum.

Öncelikle, neden araba ile yolculuk yapmayı tercih ettiğimi paylaşmak isterim.

Bunun ana sebebi ülkemizde uygulanan, yatırımların İstanbul'a yığılması politikası. İzmir'e Tiran'dan ve yakında bulunan Podgorica, Üsküp, Priştina gibi şehirlerden direk uçuş bulunmamaktadır. 2017 ilk çeyreğinde mevcut uçuş seçeneklerimiz İstanbul'dan aktarmalı (diğerlerine kıyasla uygun fiyatlı ve konforlu olan budur), Atina aktarmalı ve Selanik aktarmalıdır.

İstanbul aktarmalı uçuşa baktığımızda, Tiran'daki evimin kapısından İzmir'deki evimin kapısına kadar geçen süre yaklaşık 10 saati bulmaktadır. Küçük oğlumuzun havaalanında bekleme süresini olgunlukla karşılaması mümkün değil. Güvenlik kontrolleri sırasında, uçağın içinde havaalanı beklemesi yaparken, uçak havadayken vb. durumlarda sakin kalmasını kendisinden bekleyemem. Ben bir yetişkin olarak bile bunlara dayanmakta güçlük çekerken, 2 yaşındaki çocuğumuzun rahatsızlık duyması çok doğal olacaktır. Ayrıca çocuğumuzun altını değiştirme ihtiyacı, çocuğumuzun anne babasına karşı şımarma hakkını kullanması gibi durumlarda diğer yolculara vereceğimiz rahatsızlık, ve yolcu tipinin göstereceği anlayışsızlık gibi parametreleri de göz önüne alınca, çocuğumuzla aktarmalı uçak yolculuğu yapmak çok ürkütücüdür.

Yukarıda saydığım, çocukla yolculuk yapma sıkıntılarına ek olarak, bir yetişkin olarak da İstanbul havaalanlarındaki saygısızlıklara dayanabileceğimi zannetmiyorum. Çuvalla para vererek alacağımız yarı pişmiş, yani yarı pişmemiş döner, çuvalla para vererek alamayacağımız soğuk olmayan su (bildiğiniz gibi tüm şişeleri buzdolabına koymak zorundalar), yine çuvalla para vererek satın almak zorunda olduğumuz tek marka su (yine bilen bilir, havaalanında 2. marka su bulmak hemen hemen imkansızdır, birileri bizim ne marka su içmemiz gerektiğine karar vermiştir), temizlik seviyesi beni tatmin etmeyen tuvaletler, pasaport ve güvenlik kontrollerinde sırayı ihlal etme hakkına sahip olduğunu düşünen insan tipleri benim için çok umut kırıcı parametrelerdir. Havayolu şirketi elemanlarının bavulunuzu sağa sola fırlatma hakkını kendilerinde görmeleri, bavul geciktiğinde ya da kaybolduğunda içi sızlamayan, utanma duygusu taşımayan yer personeli tipleri, uçağın bize sunması gereken uygarlık esintilerini yok eden olumsuzluklar. Hele bir de üstüne, uçak biletini son gün alırsan yolcuya bilet ücretini köküne kadar geçirme şeklindeki fiyat politikasının bindiğini de düşündüğümüzde, neredeyse havaalanı görmek istemeyecek duruma geliyorum.

Diğer yanda otomobilimiz ile yapacağımız yolculukta, belki bir miktar araba kullanma yorgunluğu var gibi görünse de, ben kendi adıma uçak yolculuğunda daha fazla yorulduğumu hissediyorum. Çocuğumuz (ve kendimiz) istediğinde durabilmek, istediğimiz kadar açık hava alabilmek, son gün de benzin alsan aynı fiyata alacak olmak, yolculuk sırasında pek çok yeri görebilmek, değişik araçları (feribot gibi) tecrübe edebilmek hep güzellikler. Bu seçenekte zorlayacak olanlar belki Yunanistan Vizesi almak, belki arabanın yeşil sigorta yapılma gerekliliği, belki uluslararası ehliyet ama bunlar bana havayolu ile seyahat etmekten daha kolay görünüyorlar. Çift sürücü olarak tek seferde, tek sürücü olarak yolda bir gece konaklayarak, molalar dahil 18-20 saatte tamamlanabilen bir yolculuğu konuşuyoruz.

Gelelim yolculuğumuzun özetine. Bu yazıda, çift yönlü deneyimi paylaşamayacağım. Yalnızca İzmir'den Tiran'a gidiş ayağındaki deneyimlerimi paylaşacağım.

Biz bir Cuma sabahı İzmir'den yola çıktık ve Cumartesi akşamı Tiran'a vardık. Yolculuğumuz kapıdan kapıya yaklaşık 1260 km. tuttu. Ana hatlarıyla yolculuk sırasında not ettiğim önemli nokta mesafeleri ve bazı masrafları aşağıda belirttim.
İzmir'den çıktıktan sonra;

Çanakkale'ye varış 326. km.
İpsala sınır kapısına varış 470. km.
Yunanistan 1. otoban gişesi varış 592. km ve ödeme 2.40 Euro
Yunanistan 2. otoban gişesi varış 685. km ve ödeme 2.40 Euro
Yunanistan 3. otoban gişesi varış 778. km ve ödeme 2.40 Euro
Yunanistan 4. otoban gişesi varış 830. km ve ödeme 1.20 Euro
Yunanistan 5. otoban gişesi varış 900. km ve ödeme 2.40 Euro
Tiran'daki evimize varış 1262. km.

Bu kilometrelerin hesabında Dedeağaç'a girerek kat ettiğimiz kilometreleri çıkardım. İzmir'den Tiran'a direkt gidildiği takdirde karşılaşılacak mesafelerdir. Ayrıca Yunanistan - Arnavutluk sınırına mesafeyi belirtmedim çünkü bizim kullanamadığımız otoban bağlantısı tamamlanmak üzereydi ve sınıra kadar gidilecek yol uzunluğunda değişiklikler olacağı anlaşılıyordu. Bu değişiklikler İzmir - Tiran arasında ölçtüğüm 1262 km'lik uzaklıkta da ufak değişikliklere yol açacaktır.

Oğlumuzla birlikte Dedeağaç merkez'de bir otelde kaldık. Otelin adı Hotel Erika. Hotel Erika ile ilgili değerlendirmelerimi de ilgili sayfada bulabilirsiniz. Cumartesi sabahı otelden ayırılıp yola devam ederken karşılaştığımız kritik noktaları da yazının devamında paylaşıyorum.

Yolculuğun 802. km'sinde Athina - Edessa yönünü takip etmek gerekiyor. Bu noktada bu yöne devam etmezseniz kendinizi Selanik merkezde bulabilirsiniz ve oradan çıkmakta zorlanabilirsiniz. Bu yöne girdikten sonra Veroia yönüne devam etmek gerekiyor. Yolculuğun 810. km'sinde tabelalar sizi iki yöne yönlendiriyor. Bir yön Athina - Veroia, diğer yön ise Edessa. Bu noktada Veroia yönüne devam etmelisiniz.

Yolculuğun 838. kilometresinde ise otoban Athina - Katerini ve Kozani - Veroia olarak ikiye ayrılıyor. Bu noktada Kozani - Veroia yönüne devam etmelisiniz. Bu yönde devam ederken, dinlenme tesisi olarak Platanos dinlenme tesisleri tabelalarını görüyorsunuz. Yunanistan'daki otobanlarda bizim alışık olmadığımız şekilde hemen hemen hiç dinlenme tesisi yok. Bu yüzden bu tesisi kaçırmamakta fayda var. İlgili alana girdiğinizde Olympos Plaza tabelası ile karşılaşıyorsunuz. Bunun sebebini bilemiyorum. Belki, eskiden Platanos iken sonradan Olympos olmuştur. Zaten dinlenme tesisi azlığı varken, bu tesiste de ürün eksikliği var. Doğru düzgün bir yemek bulamıyorsunuz. Ben tereyağlı spagetti aldım. Bir de küçük bir market var. Ordan da bir kaç paket bisküvi ve bir kaç şişe su aldık. Benzin depomuzu doldurup yolumuza devam ettik. Benzinlik gördüğünüz, eğer görürseniz :), her yerde deponuzu doldurmanızı öneririm. Dinlenme tesisi azlığına paralel olarak, otobanda benzinci sayısı da çok az.

Yunanistan - Arnavutluk sınırında giriş yaptığımız sınır kapısı Arnavutça Kapshticë diye yazılır Kapştits diye okunur, Yunanca latin harfleriyle Krystallopigi yazılır Kristalopigi diye okunur. Eğer yolda kaybolursanız ve birisine sormanız gerekirse diye bunları da belirtmek istedim. Kapshticë sınır kapısından girdikten sonra, otoban ortamından, 50 km./saat hız sınırı olan ortama düşmenin şaşkınlığı yetmezmiş gibi, her üç beş kilometrede bir polis kontrol noktası görüyorsunuz. Bu yüzden trafik kurallarına uymanızı öneririm. Kapshticë - Korçë arasındaki yolu geçtikten sonra uzun süre benzinci bulunmuyor. Bu yüzden bu bölgede benzin deponuzu doldurmanızı öneririm.

Küçük çocukla yolculuk yapmanın bir cilvesi, mola verdiğimiz yerlerde oğlumuzun arabaya geri binmek istemeyişi oldu. Oralarda oynamaya devam etmek istedi. Onu çikolata, anne sütü vb. ona cazip gelen ödüllerle ikna edip yolumuza devam ettik.

Bulunduğunuz mevsime göre, yolculuğun tamamında, 2 lokasyona dikkat çekmek isterim. Bir tanesi Çanakkale civarındaki Kaz Dağları, diğeri de Prrenjas civarındaki Qafe Thanë. Her ikisi de dağa tırmanma ve dağdan inme yolculuğu olan bu iki nokta buzlanma yapabilir. Bu yüzden kış aylarında yolculuk yapıyorsanız, bu bölgelerdeki yolculuğunuzu mutlaka gündüz saatlerine denk getirmenizi öneririm. Bizim yolculuğumuzda oğlumuzun da uyku düzenine uyabilmek amacıyla biz zaten hep gündüz yolculuk yapmıştık. Mola ihtiyacını Qafe Thanë'dan önce değil sonra gidermek vb. uygulamalar bu noktada çok faydalı olabilir.

Qafe Thanë'dan indikten sonra Prrenjas civarında olağanüstü bir görüntüyle karşılaştık. Mart ayında yolculuk yaptığımız için ağaçların çiçek açtığı bir döneme denk geldik. Dursaydık oğlumuz arabaya dönmek istemeyeceği için duramadık ve fotoğraf çekemedik. Ancak Prrenjas - Librazhd arasında akarsu kenarından, derin bir vadide devam eden yolculuk parçası, dağların her yerinde çiçek açmış ağaçlar ile insanı kendisine hayran bırakıyor. Bu yüzden herkese o dönemde o bölgeyi görmeyi öneririm. Gerçekten büyüleyici.

Yolun devamında Elbasan - Tiran arasında otoban standardına yükseltilmekte olan yol için söylenecek fazla bir şey yok. Sadece tünel bağlantıları tamamlanmadığı için tünel çıkışında fazladan dikkat edilmesini hatırlatabilirim. Sonrasında Tiran'a yeterince kolay bir şekilde tamamlanıyor.

Benim İzmir - Tiran yolculuğu ile ilgili paylaşabileceklerim bunlar. Dilerim faydalı olmuştur.
03.07.2017 Geni
2 1
daha iyi hizmet verebilmek için çerez (cookie) kullanıyoruz. detaylı bilgi için tıklayın